Bu röportajda Ribella Prosedürünün ortaya çıkış hikayesini sizlerle paylaşacağım.
Doç. Dr. Hasan Ersöz, 16 yıllık cerrahi tecrübesiyle göğüs cerrahisi alanında uzmanlaşmış, Türkiye’nin önde gelen göğüs cerrahlarından biridir. Özel ilgi alanı olan doğumsal göğüs kafesi şekil bozukluklarına yönelik (pektus deformitleri) yıllardır cerrahi ya da cerrahi dışı tedaviler uygulayan Dr. Ersöz bu konuda dünyanın en deneyimli hekimlerinden birisi olmuştur.
Pektus ekskavatum gibi şekil bozukluklarını düzeltirken sağlık üzerindeki faydasının yanı sıra estetik anlamda da hastaların psikolojileri ve günlük hayatları üzerindeki faydasını yakından gözlemledi. Böylece göğüs cerrahisinin kendisine vermiş olduğu hastaların sağlığını ön planda tutma nosyonu dışında bireyleri sağlık ve estetik açısından bir arada değerlendirme nosyonu kazandı. Tüm bu deneyimi ile belki de gelecekte “estetik göğüs cerrahisi” diyebileceğimiz alanın kapısını bu branşa kazandıracak yeni ameliyat yöntemlerini geliştirdi. Kaburga şekillendirme ve bel inceltme amaçlı geliştirmiş olduğu, ağrısız, dikişsiz ve kesi izi olmadan yapılan “Ribella Prosedürü”nü dünyaya kazandırmıştır.
Pektus şekil bozukluklarının tedavisi için “Dr. Pectus”, bel daraltma ya da kaburga şekillendirme tedavileri için (estetik göğüs cerrahisi) “Dr. Curver” markalarını yaratmış olup, hastalarına tüm bu deneyimi ile özel muayenehanesinde hizmet vermeye devam etmektedir.
Adife Ahsen Çetin: Bel çevresinin sağlık ve görsel çekicilik açısından bağlantısı nedir?
Doç. Dr. Hasan Ersöz: Vücudumuzda iki farklı yağlanma tipi bulunmaktadır: elma tipi (bel bölgesinde) ve armut tipi (kalça bölgesinde). Armut tipi yağlanma, genellikle daha sağlıklı birikimlerin sahip olduğu bir yağlanma türüdür. Ancak elma tipi yağlanma, sağlıksız birikimlere yol açan erken yaşta şeker hastalığı (diyabet), insülin direnci, hipertansiyon ve kalp krizi gibi ciddi sorunlara yakalanma riskini oldukça arttırmaktadır.
Literatüre göre sağlıklı kadın ve erkek için ideal bel ölçüleri belirlenmiştir. Erkeklerde 94 cm ve altı, kadınlarda ise 80 cm ve altı değerler ideal olarak kabul edilir. Erkeklerde 102 cm, kadınlarda 88 cm veya üzeri değerler sağlık açısından ciddi risklerin habercisi olabilir. Bu ölçümlerin üzerinde olan bireyler için sağlık açısından tehlike çanları çalıyor diyebiliriz.
Hem erkek hem de kadının ince bele sahip olmasının karşı cins tarafından beğenilmesi, içgüdülerimize eş seçiminde bir kriter olarak yerleştirilmiştir. Bilinçaltımız, karşı cinsin ideal bel çevresine sahip olunması durumunu, ondaki iyi bir sağlık durumunun ve üreme yeteneğinin bir belirteci olarak algılar. Sağlıklı, zeki ve başarılı bir çocuk sahibi olmanın anahtarı, hem fiziksel hem de kişilik açısından kaliteli eş seçiminden geçiyor. Bu eş seçiminde bir kriter olarak kadınlarda ‘çay bardağı’, erkeklerde ise ‘üçgen vücut’ gibi şekilsel tablolar ön plana çıkmaktadır.
Adife Ahsen Çetin: Nasıl daha ince belli olabiliriz?
Doç. Dr. Hasan Ersöz: İlk olarak bel çevresinde birikmiş olan yağlarımızdan kurtulmak hepimizin ortak fikridir. Bunu da doğru beslenme, spor ve hayat tarzındaki değişiklikler ile sağlamak mümkündür. Tek tür spordan hariç kardiyo, fonksiyonel antremanlar, yüzme ve direnç egzersizleri gibi çeşitlendirmeler egzersiz planına dahil edilmelidir. Ama modern hayatın getirdiği zorluklar ve vakit darlığı buna çoğu kişi için izin vermeyebilir. Çocuklarla ilgilenmek, ev düzenimizi sağlamak, işe gitmek gibi hayatın getirileri mutlaka zaman kısıtı yaratıyor.
Tek sorun zaman kısıtı değil. Hepimizin sağlıksız içeriklere yöneltildiği bu dönemde biz insanoğlu eskisi gibi avcı olmadığımız ve aç kalma kavramını yanlış algıladığımız için kilo artışı söz konusu olabiliyor. Yüksek kalorili, düşük besin değeri olan yiyeceklerden ötürü bel çevresinde artış olması kaçınılmaz.
Spor, diyet ve beslenme düzeni olmayınca günümüzde herkes işin kolayına yani ‘vücut şekillendirme’ ameliyatlarına yöneliyor. Bunlardan küresel eğilimin parçası olan ve en çok tercih edileni ‘Liposuction’ ameliyatları oluyor. Bu işlem, deri altından kesi uygulanıp yağın çekilmesi şeklinde yapılmaktadır. Bu işlem sonrası deride sarkma olabileceği için buna çoğu zaman ‘karın germe ameliyatı’ eşlik etmek durumunda kalıyor.
Bir diğer popüler yöntem olan mide küçültme ameliyatları da çeşitli sorunları beraberinde getirdiği için tehlikelidir. Ayrıca bu işlemler sonrasında spor ve diyetten farklı olarak hastada herhangi bir hormonal, bedensel (kas oranı gibi) değişim sağlanmadığı için hastaların metabolizma hızları işlem öncesi ile aynı kalmaktadır. Bu durum hastalarda beslenme ve yaşam alışkanlıklarını değiştirmediği sürece tekrar yağlanmayı beraberinde getirecektir.
‘Peki tekrar yağlandık ne olacak?’
Yaşam tarzı değişmediği için bu işlemlerin sonuçları elbette geçici olacaktır. Zaten temel sorun da bu değil mi? Yani bireyler yaşam tarzlarını değiştiremediği için bu işlemlere maruz kalmıyorlar mı? İşte bu noktada Ribella Prosedürünün avantajları ortaya çıkıyor.
Biz “kutu” şeklindeki beli “kum saati”ne dönüştürmek için tasarladığımız Ribella Prosedürü adını verdiğimiz işlem ile kaburga şekillendiriyoruz. Bu işlemin yağ oranıyla hiç ilgisi yok. Kişi yağlansa bile kıvrımlı yapı kalıcı olacak ve çekicilik algısı devam edecektir. Bu amaçla yaptığımız kaburga şekillendirme işlemi sayesinde alt kaburgaların şeklini değiştiriyoruz. Bu işlem 1970’lerden bu yana son iki kaburgayı çıkararak yapılıyor. Ama çıkarılan iki kaburga; böbrek, dalak, karaciğer, diyaframımızı çeşitli travmalardan korumak için yaratılmıştır. Göğüs kafesi, adı üzerinde kafes olarak iç organlarımızı koruyor. Bu kaburgaları aldırttıktan sonra hastanın geçirebileceği herhangi bir kaza durumunda travma sonrasında bahsettiğim organların yaralanma riski artar. Bu da, kaburga aldırma işlemlerindeki sağlık-estetik dengesinde sağlık tarafından ödün verme ile sonuçlanmış bir durum olarak karşımıza çıkar.
Biz ise yaratılışı değiştirmeden var olan kaburgalar üzerine müdahale ederek ‘Ribella Prosedürü’ geliştirdik. Önce dünyada uygulanan şekilde küçük kesilerle bu işlemi yaptık. Ancak bizim amacımız kesisiz ve yara izi olmayan bir estetik düzeltme sağlamaktı. Bunu da başardık. Tekniği geliştirdik. Artık birkaç iğne ucu girişiyle iz kalmadan ve ağrıyı da sıfırlayarak (kemiklerin kaynama sürecini göz önüne alarak 3 ay boyunca sinirleri uyutuyoruz ve hasta asla ağrı duymuyor) hem sağlıktan ödün vermeyip hem de estetik düzeltme yapmayı başardık.
Yani, geliştirdiğimiz “Ribella Prosedürü” ile iskelet sisteminde şekil değişikliği yapmış olduğumuz için hasta ileride yağ oranını arttırsa bile, bel kıvrmının kalıcılığı sağlanacaktır. Ribella Prosedürü kadınların “kilolu bile olsa balık etli ve kıvrımlı” görünüme kavuşmasının çözüm yoludur. Üstelik iskelet sistemi üzerinde yapılan bu müdahalenin yaşam tarzını değiştirmeden tekrar nüks etme olasılığı yoktur. Tekrar belirtmekte fayda var, tüm bu süreç tamamen ağrısız ve kesi izi ya da dikiş olmadan sonuçlanmaktadır.
Adife Ahsen Çetin: Kaburga şekillendirmenin ne kadarlık bir geçmişi var?
Doç. Dr. Hasan Ersöz: Ameliyat anlamında kaburga aldırma işlemleri 1970’lere dayanıyor. Ancak çok daha eskilerde Kraliçe Victoria döneminde kadınların dar bele sahip korseler giydiği elbiselerle yeni çağa uzayan bir tarihi mevcut.
1970’ten beri birçok ünlü tarafından da tercih edilmektedir. İskelet yapı şekillendirme ameliyatları ile vücut şeklinin tasarlanması ve tanımlanması son yıllarda popülerlik kazanmaktadır.
Fakat göğüs cerrahisi uzman hekimleri olarak bizler, aldığımız eğitim nosyonu gereği sağlık sebepleri ile yıllardır; kaburga tümörlerinde, göğüs duvarı deformitelerinde ve diğer kaburga hastalıklarında kaburga alma işlemlerini çok sayıda gerçekleştirmiş bulunuyoruz. Bu nedenle bu işlem konusunda da oldukça deneyimli olduğumuz söylenebilir.
Fakat bu işlemleri; daha az komplikasyon, sıfır dikiş, iz bırakmaması, hastane yatış süresini kısaltması ve daha çok konforlu olmasıyla “Ribella Prosedürü” nü Dr. Curver Klinik olarak güncellemiş bulunduk.
Adife Ahsen Çetin: Ribella Prosedürü konusunda detaylı bilgi verir misiniz?
Doç. Dr. Hasan Ersöz: Öncelikle ismini açıklamak istiyorum. İngilizce Rib (Kaburga Kemiği) ve İtalyanca kökenli olup tüm dünyada global olarak kullanılan Bella (Güzel) kelimelerinin birleştirilmesi ile oluşturulmuştur. Ribella Prosedürü, kaburgalara şekil verme işlemleri arasında en güncel ve en yenilikçi olanıdır.
Ribella Prosedürü, hiçbir kesi olmaması sebebiyle öne çıkmaktadır. Ribella Prosedürü ile biz kaburgaları şekillendirmekle kalmayıp verdiğimiz şeklin kalıcı olmasını sağlamak adına teknolojik ekipmanlar kullanıyoruz.
Teknolojik danışmanlık yapan mimar bir bilim insanı olan iş arkadaşımızla beraber hastamızın vücudunu üç boyutlu tarayan bir donanımdan ve daha sonra bunu özel olarak işlediğimiz, kendi üretimimiz olan algoritmik yazılımlardan faydalanıyoruz. Bu yazılımlarla hastaya ‘Ribella Prosedürü sonrasında nasıl bir görünüme kavuşacağım?’ sorusunun yanıtını görsel olarak sağlamış oluyoruz. Hastanın sağlığını etkilemeyecek düzeydeki en dar bel ölçüsünü tasarlamaya çalışıyoruz. Daha sonra hastanın mevcut haliyle vücut görünümünü ve işlem sonrası olması planlanan vücut görünümünü yan yana getirerek, hastaların bu değişimi henüz işlem öncesinde arttırılmış gerçeklik gözlüğüyle 3 boyutlu olarak görmelerini sağlıyoruz. Detaylıca belini görmesi, kendisinin de kavuşmak istediği görünüm hakkında bizlere fikir sunmasına olanak sağlıyor. Ve kendi istekleri doğrultusunda rötüşler yaparak hastanın ve tüm ekibin onayladığı en ideal düzeltmeyi tasarlamış oluyoruz. İşte bu teknolojik altyapı diğer vücut konturlama işlemlerine göre Ribella Prosedürümüzü en üste taşıyor.
Buradaki düzenlemeye göre hasta için “custom made” yani hastanın bedenine özel 3 boyutlu şekilde tasarlamış olduğumuz korseyi üretiyoruz. Hasta işlem sonrası 2 ay boyunca kendisine önerilen sürelerde bu korseyi kullanırsa, simülasyonda kendisine göstermiş olduğumuz şekilde sonuca kavuşacağını kendisine garanti ediyoruz. Tek koşulumuz, hastanın Ribella Prosedürü sonrasında süreç içinde bizim önerdiklerimiz doğrultusunda hareket etmesidir.
Ayrıca Ribella Prosedürü ile benzerlerinden farklı olarak tek noktalı şekillendirme sağlamıyoruz ve ağrıyı hissetmemeleri için hastaların kaburga ağrısında sebep olan duyu sinirlerini 3 ay boyunca uyutarak tüm iyileşme süresini ağrısız geçirmelerini sağlıyoruz.
‘Kesi, ağrı, dikiş yok’, “nüks yok”, hastalar sonucu önceden görebiliyor… Tüm bu faktörleri ele alınca şunu söyleyebiliriz: şu an için daha iyi bir vücut konturlama ve kaburga şekillendirme prosedürü tanımlanmamıştır. En güncel ve 2024 yılında bizlerin tasarlamış olduğu Ribella Prosedürünü tüm hastalarımıza sunmaktayız.
Adife Ahsen Çetin: Ribella Prosedürü olarak adlandırdığınız işlemin bir zararı var mı?
Doç. Dr. Hasan Ersöz: Ribella Prosedürü herhangi bir zarar teşkil etmiyor. Kaburga kemiğimizin diğer kemiklerden farkı sabit eklemli kemikler olmasıdır yani hareketsiz kemikler olmasıdır. Hareketsiz olması sebebiyle bunların şeklinde yapacağımız değişiklik herhangi bir fonksiyon bozukluğuna neden olmaz. Tek görevi göğüs kafesi içindeki organları korumak olduğu için kaburgaların işlem sonrası halen orda durmaya devam edecek olması, görevini yerine getirmesi için yeterli olacaktır, şeklinin değişmiş olması asla bir sorun teşkil etmez. Kurban kesimi esnasında şahit olanlar bilir, iç organlarımız iç yağ dediğimiz omentum zarının etrafında karın içerisinde oradan oraya sürekli yer değiştirebilir. O yüzden kaburga daraldığında karın organları kendisine güvenli bir şekilde yer bulacaktır, yani burdan kaynaklı da bir sorun teşkil etmez. Bu nedenle herhangi bir organ hacminden çalma ya da organ basısı da olmayacaktır.
Bizler, tam da bu sebeple bel çevresinde kaburga şekillendirmeye odaklandık. Özellikle trans-kadın bireyler göğüs kafeslerinin tümünün genişliğinden ötürü üst tarafların da daralmasını bizden isteyebiliyorlar. Ancak göğüs içi organlar karın organlarından farklı olarak burdaki göğüs kafesinin hacmi azaltılması sonucunda göğüs içi organ (akciğerler, kalp, damarlar gibi) basısı ya da organın hacim kaybı meydana gelebilmektedir. Bu da sağlık-estetik dengesinde sağlığın aleyhine bir durum oluşturuyor. Bir plastik cerrahtan farklı olarak göğüs cerrahisi nosyonuyla eğitim almış olduğumuz için sağlıktan ödün verilecek hiçbir estetik işleme uygun bakmıyoruz. Herhangi bir sağlık sorununa sebep olmamak adına üst kaburgalara müdahale etmeyi reddedip yalnızca sağlık açısından güvenli olan bel çevresine odaklanıyoruz.
Adife Ahsen Çetin: Ribella Prosedürünü Hangi Özellikteki Bireylere Uyguluyorsunuz?
Doç. Dr. Hasan Ersöz: İlk olarak Ribella Prosedürü çok fazla yağlı ve obez kişilere uygulanmıyor. Yağ oranı makul seviyede ya da yağ oranı düşük bireylere uyguluyoruz. Evet yanlış duymadınız, yağ oranı düşük bireyler en fazla fayda gören gruptur. Özellikle, çay bardağının aksine, kutu şeklinde inen bele sahip olan kadınların bel kıvrımını sağlamaya yönelik uygulanıyor bu işlem. Bazı kadınlar doğuştan şanslı olabiliyor ve alt kaburgaları dar şekilde yaratılmış olabiliyor. Bu kadınlar ne kadar yağlanırsa yağlansın “curvy” ya da balık etli ve çekici olarak değerlendiriliyor. Diğer çoğunluğu oluşturan gruptaki kadınlar ise maalesef alt kaburgaları geniş olarak gelenler. Bu gruptaki kadınlar ne kadar yağ oranlarını düşürüp kilo verseler de diğer gruptaki kadınlar gibi bir çay bardağı kıvrımına sahip olmaları mümkün değildir. Tıpkı burnu kemerli olan bir bireyin burnu daha estetik normlara sahip olan bir birey gibi görünmesinin tek yolunun rinoplasti ameliyatı geçirmesi olduğu gibi, alt kaburgaları geniş olarak yaratılan bir kadının alt kaburgası dar olan bir kadın gibi kıvrımlı görünmesinin tek yolu da vücut kontürleme ameliyatı uygulanmasıdır. Bu nedenle halihazırda yağ oranı fazla yüksek olmasa da bel çevresi kıvrımlı görünmeyen kadınlar en çok ribella prosedürünü tercih eden gruptadır.
Ayrıca trans-kadın bireyler yani erkek cinsiyette iken cinsiyet değişimi yapıp kadınlaşanlar, cinsiyet değiştirme sonrasında bu kıvrıma doğal olarak ihtiyaç duyuyorlar ve Ribella Prosedürü yaptırmak için bize başvuruyorlar.
Bir diğer tercih eden grup da sporcu kadınlar oluyor. Ağır spor sonrası özellikle yan oblik kaslar geliştiği için kadınlar bu feminen kıvrımlarını kaybediyorlar ve Ribella işlemini tercih ediyorlar.
Karın bölgesi sarkmış, ya da aşırı yağlı olan kadınlara ise Ribella Prosedürünü uygulayamıyoruz. Bu bireylerin önce bu sorunlarını liposuction ve karın germe işlemleri ile çözmelerini öneriyoruz. Bu işlemler sonrası halen kutu gibi inen bir kaburga yapısına sahipse ve görüntüden halen bu sebeple memnun değilse o zaman bu bireylere ribella prosedürü uygulayarak muhteşem bir sonuç almalarını sağlıyoruz.
Adife Ahsen Çetin: Ribella Prosedürü sadece bel daraltma için mi yapılır?
Doç. Dr. Hasan Ersöz: Hayır. Biz Ribella Prosedürünü sadece bel daraltma için yapmıyoruz. Ribella Prosedürü sayesinde Rib-flare dediğimiz çıkık kaburga deformitesine sahip insanların bu eğriliklerini düzeltmelerini de sağlıyoruz.
Eskiden bu deformiteye sahip olan 17 yaş altındaki bireylere günlük 20 saat gibi uzun sürelerle bandajlar ya da ortez dediğimiz korse özelliğinde sert materyaller kullanmalarını önerirdik. Halen 17 yaş altında bu bandaj ya da ortez kullanma tedavisini öneriyoruz ancak 17 yaş üzerinde bandaj sarmanın çözüm olmaması nedeniyle ameliyat gerekli olabilmektedir. Eskiden bu hastaları açık ameliyata alıp kemik ve kıkırdak kaburgaları çıkartarak düzeltme yapıyorduk. Ancak şu an Ribella Prosedürü sayesinde dikiş, kesi izi ve kıkırdak kaybı olmadan hastane yatış süresi minimalize olmuş şekilde ve komplikasyonsuz biçimde bu deformiteyi düzeltebiliyoruz. Ribella prosedürü uygulamakta olduğumuz erkek hasta grubu Rib Flare deformitesine sahip olanlar oluyor.
Ayrıca kadın hastalarda rib flare deformitesini eş zamanlı olarak bel daraltma işlemi ile aynı seansta Ribella Prosedürü uygulayarak düzeltebiliyoruz. Böylece hasta bir taşta iki kuş vurmuş oluyor.
Adife Ahsen Çetin: Ribella Prosedürü herhangi bir risk teşkil eder mi?
Doç. Dr. Hasan Ersöz: Ribella Prosedürü uygulanırken iğne batırılan yerlerde ufak bir şişme ya da morarma olabilir. Enfeksiyon olasılığı kesi olmadığı için yoktur. Ağrı olmadığını söylemiştik. Kaburga çıkarımında karşılaşılan ve literatürde belirtilmiş olan komplikasyonlardan hiçbirine bugüne kadar rastlamadık. Şu ana kadar 100 ün üzerindeki hastamız arasından yalnızca prosedürü ilk geliştirdiğimiz zamanlarda uygulamış olduğumuz hastaların ikisinde uzamış ağrı ile karşılaştık ancak o hastalarda daha sonra yapmış olduğumuz sinir uyutma işlemi sayesinde ağrıdan kurtulduk. Bu prosedüre sinir uyutma işlemini entegre etme fikrini bize bu deneyim doğurdu. Bir yılda 100 ün üstünde sayıdaki hastada bu prosedürü uyguladığımızı düşündüğümüzde, elimizde önemli bir komplikasyon olmadığına dair ciddi bir verinin söz konusu olduğunu söyleyebiliriz.
Adife Ahsen Çetin: Ribella Prosedürü yaptıran kişiler daha sonra Meme Büyütme, Liposuction, karın gerdirme, Brezilya poposu (BBL) gibi işlemler yaptırabilirler mi?
Doç. Dr. Hasan Ersöz: Tabi ki. Ribella Prosedürü bütün bunlarla kombine edilebilir. Güzel sonuçlar elde edilir.
Adife Ahsen Çetin: Kaburgaların eski haline dönme ihtimali var mı?
Doç. Dr. Hasan Ersöz: İki ay boyunca korsesini düzgün takarak kemiklerin şekillenmesini destekleyen hastalarımız için bunu garanti edebilirim ancak düzgün korse kullanmayan hastalar için bunu garanti edemem.
Adife Ahsen Çetin: Ribella Prosedürü uygulanan kadınların ileride hamile kalmalarına engel bir durum oluşabilir mi?
Doç. Dr. Hasan Ersöz: İşlem sonrası müdahale etmiş olduğumuz kıkırdak ve kemik dokuların tam anlamıyla iyileşmeleri için 8 hafta yeterlidir. 8 hafta sonra bu dokular hiç işlem uygulanmamış bir bireyin kemik ve kıkırdak dokuları gibi iyileşecektir. Örneğin kolumuzu kırdığımızda kemiğin kaynama süresinin sonunda o kemiğin sanki daha önce kişinin kolunu hiç kırmamış gibi iyileşmesi gibi bizim de, Ribella Prosedürünü uygulamış olduğumuz kaburga kemik ve kıkırdakları hiç müdahale edilmemiş gibi iyileşir. Bu nedenle gebelikte bu kaburgalar ne kadar karın içi basınca maruz kalırsa kalsın, işlemin 8. Haftası sonrasında işlem öncesindeki ile aynı dayanıklılığa sahip olacaktır.
Simbians Platformu‘nda sizin daha iyi olmanız için sağlık röportajları yapıyorum. Sağlık Röportajları ile daha fazla uzmandan bilgi edinin.