Akran zorbalığı, günümüzde çocuk ve ergen sağlığını tehdit eden önemli bir halk sağlığı sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Kimi fiziksel zarar verme, kimi kötü söz söyleme, kimi ise yalnızca selam vermemek gibi davranışları zorbalık olarak değerlendirir. Ancak zorbalık yalnızca fiziksel şiddetle sınırlı değildir; psikolojik etkileri de derindir ve uzun vadeli sonuçlar doğurabilir.
Akran Zorbalığının Etkileri
Okullarda sıkça rastlanan bu sorun, öğrenciler üzerinde fiziksel, sosyal ve akademik başarılarını etkileyen ciddi sonuçlar doğurur. Zorbalığa maruz kalan veya zorbalık yapan çocuklar, depresyon, anksiyete, özgüven kaybı, intihar ve davranış sorunları gibi ruh sağlığı problemleri açısından yüksek risk altındadır. Araştırmalar, bu sorunların erişkinlik dönemine kadar sürdüğünü göstermektedir.
Zorbalığı Önlemek İçin Neler Yapılabilir?
Akran zorbalığını önlemek bireysel çabaların ötesinde, kolektif bir yaklaşımı gerektirir. Bu konuda özellikle okul çalışanlarına ve sağlık profesyonellerine büyük görevler düşmektedir. Okul hemşireleri ve halk sağlığı çalışanları, hem zorbalığa uğrayan hem de zorba olan öğrencileri erken dönemde tespit ederek gerekli desteği sağlayabilir.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), zorbalığı önlemek için şu üç temel adımı önerir.
- Çocuklara güvenli davranışlar öğretmek.
- Yaşam becerilerini geliştirmek.
- Değişen sosyal ve kültürel normlara karşı mücadele ederek eşit ilişkileri teşvik etmek.
Global Eğitim ve Politikalar
Dünyada akran zorbalığını önlemek amacıyla çeşitli eğitim programları uygulanmaktadır. Örneğin, İskandinav ülkeleri, zorbalığa karşı geliştirdikleri politikalar ve kültürel yaklaşımlarıyla dikkat çekmektedir. Bu ülkelerde toplumun her kesiminde zorbalığın kabul edilemez olduğu bir kültür yaratılmıştır.
Türkiye’deki Durum
Türkiye, genç nüfusun yoğun olduğu bir ülke olarak zorbalık konusunda diğer ülkelere kıyasla daha fazla risk taşımaktadır. Araştırmalar, Türkiye’de her üç çocuktan birinin yaşamında en az bir kez zorbalığa uğradığını ortaya koymaktadır.
Şanlıurfa’da yapılan bir çalışma bu konuda çarpıcı veriler sunmaktadır. Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Anabilim Dalı tarafından 2021-2022 eğitim-öğretim yılında yapılan araştırmada, liseye devam eden gençlerin %34’ünün zorbalığa uğradığı, %14’ünün ise zorba olduğu tespit edilmiştir. Çalışma ayrıca şu bulguları ortaya koymuştur.
- Kilolu/obez olmak kurban olma riskini artırmaktadır.
- Erkek cinsiyette olmak ve alkol kullanımı zorba olma riskini yükseltmektedir.
- Hem kurban hem de zorba olan öğrenciler, bu döngüye girmeyenlere göre daha fazla ruhsal sorun yaşamaktadır.
Zorbalıkla Mücadelede Teknolojinin Rolü
Kitle iletişim araçları, akran zorbalığına farkındalık oluşturmak için güçlü bir araçtır. Diziler, filmler ve kampanyalar aracılığıyla toplumun bilinçlenmesi sağlanabilir. Bu içerikler, gündelik hayattan esinlenerek oluşturulmuş olsa da zorbalığın etkilerini geniş kitlelere aktarmada etkili bir yol sunmaktadır.
Hepimizin Sorumluluğu
Akran zorbalığı, bireysel bir sorun değil, toplumsal bir meseledir. Bu sorunun çözümüne katkıda bulunmak hepimizin sorumluluğudur. Zorbalığa maruz kalan çocuklara destek olmalı, tanık olduğumuz durumlarda sessiz kalmamalı ve zorbalık davranışının yanlış olduğunu açıkça ifade etmeliyiz.
Unutulmamalıdır ki, zorbalığa karşı farkındalık artırıldıkça, bu sorunla başa çıkmak daha kolay hale gelecektir. Toplum olarak bu konuda iş birliği yapmalı ve geleceğimizi korumak için birlikte hareket etmeliyiz.
Simbians Platformu‘nda daha iyi olmanız ve verimliliğinizi artırmak için sağlık profesyonelleri olarak sağlık içerikleri üretiyoruz. Platformumuza kayıt olarak hastalıkları ve tıbbi yazarları takip edebilirsiniz.