Gözlüklerden ya da kontakt lenslerden kurtulmak isteyen milyonlarca kişi için lazerle göz çizdirme operasyonları büyük bir umut kaynağı oldu. Ancak teknoloji her geçen gün gelişiyor ve klasik yöntemlerin yerini daha konforlu, daha hızlı iyileşen ve daha az yan etki riski taşıyan yöntemler alıyor. Tam bu noktada SMILE yöntemi öne çıkıyor.
SMILE (Small Incision Lenticule Extraction), minimal kesiyle gerçekleştirilen, dokuya saygılı ve iyileşme süreci oldukça konforlu olan modern bir lazer göz ameliyatı. Özellikle aktif yaşam süren, kuru göz problemi olan veya kornea kalınlığı sınırda olan bireyler için adeta bir devrim niteliğinde. Gözde “kapak kaldırma” işlemi yapılmadan, sadece küçük bir kesiden gerçekleştirilen bu yöntem, klasik LASIK’e göre çok daha nazik bir yaklaşıma sahip.
Bu rehberde SMILE nedir, kimler için uygundur, kimlere önerilmez, işlem öncesinde hangi testler yapılır, iyileşme süreci nasıldır ve olası yan etkiler nelerdir gibi merak edilen tüm sorulara sade ve detaylı yanıtlar bulacaksınız. Eğer siz de “göz çizdirme” konusunda karar verme aşamasındaysanız, bu yazı tam size göre.
Gelin, SMILE ile görüşünüzü nasıl daha net, yaşamınızı nasıl daha konforlu hâle getirebileceğinizi birlikte keşfedelim.
SMILE Nedir?
Göz çizdirme yöntemlerinden biri olan SMILE (Small Incision Lenticule Extraction), son yıllarda giderek daha fazla tercih edilen modern bir lazer tedavisidir. Bu yöntem, gözdeki kırma kusurlarını (özellikle miyop ve astigmat) düzeltmek amacıyla geliştirilmiş, ‘flap’ yani kapak kaldırılmadan yapılan minimal invaziv (daha az cerrahi müdahale) bir lazer cerrahisidir.
Kısaca anlatmak gerekirse; gözün saydam ön kısmı olan korneanın iç kısmında lazerle çok ince bir doku parçası hazırlanır. Daha sonra bu parça, sadece 2 ila 4 mm’lik çok küçük bir tünelden çıkarılır. Yani LASIK’te olduğu gibi genişçe bir kapak ‘flap’ oluşturulmaz. SMILE sayesinde göz yapısı cerrahiden daha az etkilenir; özellikle sinir kesisi daha az olduğu için kuru göz ihtimali LASIK’e göre çok daha düşüktür. Aynı zamanda kornea biyomekaniği (gözün anatomik direnci) daha iyi korunur. Bu yöntem, 2011 yılından bu yana dünya genelinde 6 milyondan fazla gözde başarıyla uygulanmış ve güvenilirliği sayısız bilimsel çalışmayla ortaya konmuştur. Görme sonuçları açısından da LASIK ile benzer başarılara ulaşılmıştır.
Özetlemek gerekirse SMILE, korneanın doğal yapısını daha iyi koruyan, daha küçük bir kesiyle yapılan ve iyileşme süreci oldukça hızlı olan bir lazer tedavisidir. Özellikle kuru göz problemi olan, aktif yaşam süren veya kornea kalınlığı sınırlı olan kişilerde ön planda düşünülebilecek, son derece güncel bir tekniktir.
SMILE İçin Uygun Aday Kriterleri ve kimlere özellikle önerilir
Her ne kadar SMILE güvenli ve etkili bir lazer tedavisi olsa da tıpkı LASIK gibi her kişiye uygulanamaz. Sağlıklı bir sonuç alabilmek için bazı temel kriterlerin karşılanması gerekir. İşte SMILE için uygun adayların taşıması gereken özellikler:
Yaş: Göz numarasının tam olarak oturmuş olması önemli olduğu için, 21 yaş ve üzeri bireyler genellikle daha uygun kabul edilir. Son bir yılda göz numarasında anlamlı bir değişiklik olmamış olması gerekir. Bu, işlemin kalıcılığını etkileyen önemli faktörlerden birisidir.
Göz numaralarının belirli aralıkta olması
SMILE, özellikle miyop ve astigmat tedavisi için uygundur.
- Miyop (uzağı görememe): –10,00 dereceye kadar
- Astigmatizm: en fazla 5,00 dereceye kadar olan gözlerde güvenli ve etkili sonuçlar alınabilir.
Hipermetrop tedavisi ise SMILE için henüz onaylanmamıştır; bu grup için LASIK veya PRK gibi farklı yöntemler tercih edilebilir. Bu değerler yaklaşık değerlerdir son karar her zaman kapsamlı bir muayene sonrası olmalıdır.
Korneanın kalınlığı ve yapısı yeterli olmalı: SMILE işleminde gözün ön tabakasına (kornea) çok küçük bir kesi açılır ve içeriden ince bir doku çıkarılır. Bu işlem sonrası korneanın yeterli kalınlıkta kalması gerekir. Ayrıca kornea haritası (topografi) detaylı olarak incelenir. Eğer keratokonus ya da doku zayıflığına işaret eden başka bir durum varsa, SMILE önerilmez.
Göz kuruluğu kontrol altında olmalı: Her ne kadar SMILE, LASIK’e göre sinir yapısını daha az etkilediği için daha az kuru göz yapma eğiliminde olsa da işlem öncesi mevcut bir kuru göz durumu varsa mutlaka tedavi edilmeli ve kontrol altına alınmalıdır. Aksi takdirde işlem sonrası şikâyetler artabilir.
Retina sağlığı kontrol edilmeli: Özellikle yüksek miyop olan bireylerde retina incelemeleri mutlaka yapılmalıdır. Eğer göz arkasında yırtık, delik ya da dejeneratif alanlar varsa, işlem öncesinde bu bölgeler lazerle güçlendirilmelidir. Bu, görme güvenliği açısından önemli bir adımdır.
Yüksek görme beklentisi olan kişiler: SMILE, gece görüş duyarlılığını korur, geceleri ışık saçılmalarını minimal düzeyde tutar. Bu nedenle gece araç kullanan, hassas işlerde çalışan bireyler için konforlu bir alternatiftir.
Travma Riski Taşıyan Hastalar (Özellikle Aktif Yaşam Sürdürenler): SMILE’da ‘flap’ oluşturulmadığı için travmaya bağlı riskler çok daha düşüktür. Aktif spor yapanlar, Askeri personel, polis, güvenlik görevlileri, Yakın dövüş sporları yapanlar için daha ön planlarda bu yöntem tercih edilebilir.
Kuru Göz Eğilimi Olan Hastalar: SMILE, kornea sinir liflerini daha az kestiği için postoperatif kuru göz insidansı LASIK’e göre daha düşüktür. Önceden kontakt lens intoleransı olanlar, kuru göz tanısı olanlar, ofis çalışanları, ekran başında uzun süre geçiren bireyler örnek verilebilir.
Kimlere Önerilmez?
Her ne kadar SMILE modern, güvenli ve etkili bir lazer yöntemi olsa da bazı durumlarda bu işlem önerilmez ya da başka alternatiflerle değerlendirilmesi daha uygun olur.
SMILE’ın önerilmediği belli başlı durumlar;
Göz numarası uygun sınırlar dışında olanlar
SMILE işlemi, özellikle miyop ve astigmatı olan hastalarda uygulanır. Ancak bu numaralar bazı sınırları aştığında işlem güvenli olmayabilir.
- Miyop: –10 derecenin üzerinde
- Astigmat: 5 derecenin üzerinde
Bu sınırların üzerindeki kişilerde genellikle ICL (göz içi lens) gibi farklı cerrahi seçenekler düşünülebilir. Ama önceden de söylediğim gibi son karar kapsamlı muayene sonrası verilir.
Hipermetrop olanlar
SMILE yöntemi şu an için hipermetrop tedavisinde tercih edilmez. Bu durumda LASIK ya da PRK gibi yöntemler daha ön plana çıkar.
Kornea yapısı zayıf olanlar
Kornea haritasında keratokonus veya benzeri başka zayıflatıcı bulgular varsa veya kornea çok inceyse SMILE önerilmez. Çünkü işlem sonrası korneada şekil bozulması (ektazi) gelişme riski artar.
Ayrıca Aktif göz hastalığı olanlar, hamilelik ve emzirme döneminde olanlar, romatizmal hastalıkları olanlar, gözde çok geniş göz bebeği olan kişilerde SMILE sakıncalı olabilir ve önceden değerlendirme gerekir.
SMILE Öncesinde Hangi Muayeneler Yapılır?
SMILE, oldukça hassas ve kişiye özel planlama gerektiren bir lazer göz ameliyatıdır. Her gözün yapısı farklı olduğu için, işlemin güvenli ve başarılı olabilmesi için öncesinde detaylı bir göz muayenesi yapılır. Bu muayene sırasında hem göz numaranız hem de korneanızın yapısı dikkatle değerlendirilir.
SMILE öncesinde yapılan başlıca muayene ve testleri paylaşıyorum.
Göz numarası ölçümü (Refraksiyon & damlalı ölçüm): Miyop ve astigmat değerleriniz hem normal yöntemle hem de göz bebeğini büyüten damlalarla ölçülür. Bu sayede numaranın stabil olup olmadığı ve doğru lazer planlaması yapılması sağlanır.
Kornea haritası (Topografi ve tomografi): SMILE işlemi kornea dokusu içinde yapıldığı için, bu dokunun haritası çok önemlidir. Kornea kalınlığı, eğimi ve şekli detaylı olarak değerlendirilir. Eğer keratokonus gibi bir zayıf doku hastalığı varsa, işlem genellikle önerilmez.
Kornea kalınlık ölçümü (Pakimetri): Lazer işlemi sırasında korneanın iç kısmından çok ince bir doku çıkarılır. Bu nedenle işlem sonrası korneada yeterli kalınlığın kalması gerekir. Pakimetri ile bu hesaplama yapılır.
Gözyaşı testi: SMILE, kuru göz riskini LASIK’e göre daha az artırsa da işlem öncesinde gözyaşı miktarının ve kalitesinin ölçülmesi önemlidir. Gerekirse işlemden önce kuru göz tedavisi yapılır. Bu test genellikle Schirmer veya TBUT adı verilen yöntemlerle yapılır.
Göz bebeği çapı ölçümü (Pupilometrik analiz): Karanlıkta göz bebeğiniz çok büyüyorsa, işlem sonrası gece ışıklarda parlama ya da saçılma olabilir. Bu nedenle loş ışıkta pupil çapı özel cihazlarla ölçülür.
Göz dibi muayenesi (Retina kontrolü): Özellikle miyop hastalarda retina tabakası incelmiş olabilir. İşlem öncesinde damlalı göz dibi muayenesiyle retina yırtığı, delik veya dejeneratif alanlar kontrol edilir. Gerekirse önceden lazer ile güçlendirme yapılır.
SMILE Sonrası İyileşme Süreci
SMILE işlemi sonrası iyileşme süreci genellikle hızlı ve konforlu ilerler. Ancak her gözün yapısı farklı olduğu için iyileşme süresi kişiden kişiye değişebilir. Aşağıda SMILE sonrası iyileşmenin genel seyri özetlenmiştir.
İlk 6–12 saat: İşlem sonrası gözlerde hafif batma, sulanma, ışığa hassasiyet veya yabancı cisim hissi olabilir. Görme bu saatlerde hafif bulanık olabilir. Ancak LASIK’e göre rahatsızlık genellikle daha az hissedilir.
24–48 saat: Çoğu hasta bu süre içinde bilgisayar kullanmak, kitap okumak ve televizyon izlemek gibi günlük işlerine rahatça dönebilir. Görme büyük ölçüde oturmaya başlar. Doktor onayıyla araç kullanmak da bu süreçte mümkün olur.
1 hafta içinde: Göz kuruluğu hissi varsa genellikle azalır. Işıklarda saçılma veya gece görüşte hafif rahatsızlık gibi şikâyetler belirgin şekilde azalır. Göz, dış etkenlere karşı daha dayanıklı hâle gelir.
3–6 ay arasında: Göz yüzeyinde sinir iyileşmesi devam eder. Bu dönem gece görüşü daha da netleşir.
12 ay ve sonrası: Görme genellikle tamamen oturmuştur ve göz numarasında değişiklik olmaz. Kuru göz gibi şikâyetlerin büyük çoğunluğu geride kalır. Nadiren bazı hastalarda geçici parlama ya da ışık saçılması daha uzun sürebilir, ama bu durumlar da zamanla gerileme eğilimindedir.
Fakat tabi ki her göz kendine özgüdür. Bazı kişilerde bu iyileşme süreci çok daha hızlı ilerlerken, bazı hastalarda bir miktar daha yavaş olabilir. Bu süreci güvenli ve sağlıklı şekilde geçirmek için doktor kontrolleri büyük önem taşır.
SMILE Sonrası Olası Yan Etkiler
Her cerrahi işlemde olduğu gibi, SMILE sonrası da bazı yan etkiler görülebilir. Ancak bu işlemde ‘flap’ kaldırılmadığı için birçok komplikasyon riski LASIK’e göre daha düşüktür. Yine de hastaların işlem sonrası yaşayabileceği bazı durumlar olabilir.
Sık görülenler (%10’dan fazla): İlk günlerde gözde hafif kuruluk hissi, ışığa karşı hassasiyet veya batma gibi şikâyetler olabilir. Bu şikâyetler genellikle ilk 1–3 hafta içinde kendiliğinden azalır.
Ara sıra görülenler (%1–10): Gece ışıklarda hafif saçılma, gece görüşte hafif azalma gibi görsel kaliteyle ilgili geçici etkiler görülebilir. Bu durumlar çoğunlukla 3–6 ay içinde düzelir.
Çok nadir (%0,1’den az): Göz enfeksiyonu, toksik reaksiyonlar olabilir. Bu tür durumlar acil tedavi ile genellikle kontrol altına alınabilir.
En korkulan ama çok nadir bir durum: Ektazi, yani korneanın zamanla zayıflayıp bombeleşmesi, SMILE sonrası oldukça nadirdir. Çünkü korneanın ön kısmı işlem sırasında büyük oranda korunur. Ancak yetersiz ön değerlendirme veya riskli kornealarda bu ihtimal göz önünde bulundurulmalıdır.
Hasta Memnuniyeti ve En Sık Şikâyetler
Genel memnuniyet oldukça yüksektir. Yapılan çok merkezli çalışmalarda SMILE geçiren hastaların %95’ten fazlası işlemi yeniden yaptırabileceğini belirtmiştir. Özellikle işlem sonrası göz konforu ve görsel netlik beklentilerini karşılayanlar çoğunluktadır.
En sık görülen şikâyetler;
- Hafif göz kuruluğu (ilk haftalarda)
- Gece ışıklarda kısa süreli parlama veya halka
- Loş ışıkta hafif bulanıklık hissi
Bu şikâyetler, genellikle ilk 1–3 ay içinde kendiliğinden düzelir.
Nadir şikâyetler
- Uzamış kuru göz şikâyeti (özellikle önceden kuruluk varsa)
- Hafif çift görme hissi ya da bulanıklık
- Sinir duyarlılığına bağlı, nadiren ortaya çıkan batıcı his
Çok nadir ama ciddi riskler
- Korneal ektazi (zayıflama ve şekil bozulması)
- Kalıcı görme kalitesinde azalma
- Ciddi enfeksiyon (1.000 hastada 1’den az görülür)
Özetlemek gerekirse SMILE, uygun adaylarda ve deneyimli ellerde yapıldığında son derece güvenli bir işlemdir ve modern lazer teknolojisinin geldiği en son noktalardan biridir. Daha küçük bir kesiyle, daha az doku etkileyerek, ‘flap’ oluşturmadan kırma kusurlarını düzeltmeyi mümkün kılar. Bu sayede hem anatomik olarak daha stabil hem de göz kuruluğu gibi yan etkilerin daha az görüldüğü bir seçenek hâline gelmiştir. Yan etkilerin büyük kısmı da geçici ve hafif düzeydedir. Ancak her göz farklıdır; dolayısıyla bu yöntem de her hasta için uygun olmayabilir. Doğru hasta seçimi, detaylı ön muayene, kişisel beklentilerin dikkatle değerlendirilmesi ve tabii ki tecrübeli bir cerrah ile bu işlem hem güvenli hem de tatmin edici sonuçlar sunar.
Ve yazıyı klasik bir özlü sözle kapatalım 🙂
Gözler dünyaya açılan pencereler değil içini yansıtan aynalardır. O aynayı biraz parlatmak seni de daha net gösterir, görüş açın hayat açın gibidir.
Simbians Platformu ile doğru ve güncel sağlık bilgisinin erişilebilir olmasını sağlıyoruz. Tüm içerikler sadece sağlık profesyonelleri ve tıbbi yazarlar tarafından hazırlanmaktadır.