Simbians röportaj serimde bu kez, hemşirelik öğrencisiyken başladığı liderlik yolculuğunu uluslararası arenaya taşımayı başaran genç bir ismi ağırlıyoruz: Görkem Gülsoy. Türkiye’de ve Avrupa’da hemşirelik öğrencilerinin sesi olan Gülsoy, bugün pediatrik hematoloji-onkoloji hemşiresi olarak mesleğine adım atıyor. Onunla hem öğrenci hemşireliğin küresel etkisini hem de bu yolda edindiği ilham verici deneyimleri konuştuk.
“Sözü, genç bir hemşire lider olarak fark yaratan Görkem Gülsoy’a bırakıyoruz.”

Adife Ahsen ÇETİN: Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Hemşirelik öğrencisi olarak eğitim yolculuğunuz ve Öğrenci Hemşireler Derneği ile yolunuz nasıl kesişti?
Hemşire Görkem GÜLSOY: Merhaba! Ben Görkem GÜLSOY, yeni mezun bir hemşire olarak Koç Üniversitesi Hastanesi Pediatrik Hematoloji-Onkoloji Servisi Hemşiresi olarak çalışıyorum. Lisans eğitimimi 2025 yılı Temmuz ayında Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi’nde tamamladım. Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Ofisi Gençlik Ağı’nın aktif bir temsilcisi ve 2024–2025 dönemi Avrupa Hemşirelik Öğrencileri Derneği (ENSA) Halkla İlişkiler Direktörü olarak, hemşirelik mesleğine erken dönemde katkı sundum. Eğitim yolculuğumda sadece Türkiye’ de değil, Azerbeycan genelinde de hemşireliğin güçlendirilmesi ve eğitim sisteminin iyileştirilmesine yönelik çalışmalarım mevcut olmak ile birlikte kendi fakültemde fakülte temsilcisi olarak ilgili pek çok komisyonda ve danışma kurulu üyeliği ile birlikte hizmet sundum. Öğrenci Hemşireler Derneği ile yolum 2022 yılında ÖHDER Ege Temsilcisi ve zamanında ekip arkadaşım olan Berivan Ergün sayesinde kesişti. Yapmış olduğum başvurular sonucunda 2022 yılında Genel Sekreter olarak Yönetim Kurulu’nda göreve başladım. 17. Dönem Genel Sekreterlik görevinden sonra 18 ve 19. Dönemlerin Genel Başkanı olarak yolculuğumu tamamladım. Şu anda mezun olmam nedeniyle görevimi 11 Ekim 2025 tarihinde teslim ettim.
Adife Ahsen ÇETİN: Öğrenci Hemşireler Derneği’nin uluslararası hemşirelik örgütleriyle işbirliği, öğrenci hemşirelerin uluslararası kimlik gelişimine nasıl katkı sağlamaktadır?
Hemşire Görkem GÜLSOY: Güçlü bir network ağı ve kitlesel anlamda Türkiye’ nin görünürlüğünü arttırması diyebilirim. Aslında her şeyin temeli iki buçuk yıl öncesine dayanıyor. Dünya Sağlık Örgütünden almış olduğum bir davet sayesinde konuşmacı olarak Bükreş’ e üst düzey bir toplantıya katılım göstermiştim. Orada ENSA Başkanı ile kurmuş olduğum bağlantı sayesinde uzun bir süredir sessizliğini koruyan ve kaybedilmiş bağlantıları yeniden canlandırmaya başladık. Farklı ülkelerdeki organizasyonları gözlemle fırsatı buldum ve bunu Öğrenci Hemşireler Derneğine entegre etmek için 19. Dönem Yönetim Kurulu Üyeleri ve aynı zamanda ekip arkadaşlarım ile faaliyete geçtik. Sürecin geri kalanında, uluslararası bağlantıların ve üyeliklerin oluşturulmasında büyük emeği bulunan ekip arkadaşım Ali Gümüşbaş ile iş birliği içinde çalıştık. Bu sayede dernek, günümüzdeki güçlü konumuna ulaştı. Yalnızca hemşirelik öğrencilerinin mevcut potansiyellerinden çok daha fazlasını gerçekleştirebilmeleri, dil becerilerini günlük yaşama ve profesyonel çalışma ortamına aktarabilmeleri gibi gelişimlerinin yanı sıra derneğin güçlü temsiliyeti uluslararası arenada görünür olarak kimliklerin güçlenmesine yarar sağlamıştır. Son üç yıldır, Türkiye’de hemşirelik eğitimi alan öğrencilerin yadsınamaz sayıdaki temsiliyetleri artmakla devam etti. Ekip olarak biz görevimizi teslim edene kadar ki bu güçlü profil varlığını sürdürmeye devam etti. Hemşirelik öğrencilerinin sadece akademik ve klinik alandaki sınırlarının çok daha ötesine geçebileceklerini farkında olarak mesleğimize katkı sunmaya ve güçlendirmeye çalıştılar. Ancak yeni dönem ve ilerleyen süreçte bu profilin güncel durumu ne olur bu konu üzerinde maalesef ki bir ön görümüz bulunmamaktadır.
Adife Ahsen ÇETİN: Uluslararası kongre, konferans veya değişim programlarına katılım, öğrenci hemşirelerin mesleki vizyonunu nasıl etkilemektedir?
Hemşire Görkem GÜLSOY: Benim katılmış olduğum etkinliklerin türü kongre, konferans ve değişim programlarından ziyade Avrupa Ülkelerinin DSÖ Ülke Ofisi Temsilcileri, DSÖ’ nün kendi üye ve yöneticileri, Birleşmiş Milletler Ajanslarının Delegeleri, Sağlık Bakanlıkları, Sağlık Profesyonelleri ve bu profesyonel meslek gruplarına mensup öğrenciler ile birlikte devlet dışı aktörlerin Avrupa genelinde sağlık ve bakım iş gücünü iyileştirme ve güçlendirmeye yönelik sağlık politikalarının oluşturulması için düzenlenen komite ve toplantılardı. Gözlemlerim doğrultusunda hemşirelik öğrencilerini küresel anlamda güncel tutmaktadır. Bu önemli bir nokta hemşireliğin yalnızca ulusal boyutu değil uluslararası boyutunda hangi noktada bulunduğunu bilmek çok önemli. Sosyal medyada istihdam ve özlük hakları konularında ilgi çekici paylaşımlar yapılsa da, benzer sorunların uluslararası düzeyde de var olduğunu gözlemledim. Özellikle hemşire açığının olması başlıca gelen konular içerisindedir. Mesleki bir vizyon olarak hemşireliğin öğrencilerde yalnızca klinikte bir sağlık ekibinin üyesi olduğu değil, edindikleri klinik deneyimler ile birlikte karar verici mekanizmalarda yer almaları gerektiği konusunda öğrencilerin farkındalıklarının olduğu söylenebilir. Ancak bu konumlar kişisel çıkarlar doğrultusunda kullanılmaması gerektiği de bu konun bambaşka bir boyutudur. Bir hemşire yalnızca akademi ve klinikte değil, karar verici konumlar da da bulunabileceği unutulmamalıdır. Sağlık politikaları oluşturulurken bir ekip bilinci ile oluşturulduğunu söyleyebilirim. Hemşirelik öğrencilerinin mesleki vizyonlarını bu alana kaydırmaları hem ülkelerine hem de mesleğimize hatrı sayılır bir katkısı olacağını düşünmekteyim.
Adife Ahsen ÇETİN: Yabancı dil yeterliliğinin öğrenci hemşirelerin küresel mesleki kimlik gelişiminde rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hemşire Görkem GÜLSOY: Aslında dil insanoğlunun sahip olduğu her şeyin çıkış noktası olduğu söylenebilir. Dili yalnızca bilmek ve teorik anlamda somut kanıtların olması yalnızca iş anlamında bir katkısı olursa olabilir. Önemli olan mevcutta ki dil becerisi ve yetkinliğini çalışma ve profesyonel ortama aktarabilmekte geçiyor. Öğrenciler arasında en yaygın kaygılardan biri, yabancı dil yeterliliğinin yetersiz olduğu düşüncesiyle öğrenilmiş çaresizliğe kapılmalarıdır. Farklı bir organizasyon içerisindeki kurum kültürünü anlayabilmek, çalışma sistemlerini inceleyebilmek ve özümseyebilmek aslında dilden çok daha önce gelen konular arasındadır. Çünkü gözlemlemiş olduğumuz farklı bir sistem yarara hizmet ediyorsa bunu kendi içerimize entegre edebilmek aslında çok daha kıymetli. Bu nedenle mesleki kimlik bazında yabancı dil farklı stratejik ortaklıkları doğurabilmek ile birlikte hemşirenin hastasına bakım verirken dil bariyerine ortadan kaldırabilmektedir. Hemşirelik öğrencileri mesleki anlamda ciddi değişime yol açabilecek potansiyel bir güce sahip. Küresel ağ da mesleki olarak da donanımlarını ortaya koymakta dil becerisinin yine önemli bir rolü olduğunu söyleyebilirim.
Adife Ahsen ÇETİN: Uluslararası literatür ve araştırmalara erişim, öğrenci hemşirelerin akademik ve profesyonel gelişimine nasıl yansımaktadır?
Hemşire Görkem GÜLSOY: Bir profesyonel meslek grubu üyeleri kendilerini yalnızca lokal olarak ya da ulusal olarak sınırlar içerisinde tutulmaması görüşünü savunuyorum. Uluslararası alana yazındaki literatüre ve araştırmalara hakim olmak hem mesleki olarak kendimizi güncel tutmayı sağlıyor hem de yapılacak araştırmalar için fikirlere ışık tutuyor. Hemşirelik öğrencilerinin mezun olmadan önce bilinç ve farkındalıklarının olması, meslek yaşamına da oldukça yansıyor. Kendilerini ve mesleğin görünürlüğünü arttırmak ile birlikte profesyonel bir duruşu da sağladığı aşikar. Bazı geliştirmeye yönelik faaliyetler bireysel olarak sınırlı kalmamalıdır. Örneğin; ben mevcut kişisel kazanımımı kimseye paylaşmasam o zaman bunu neden kendime kazandırdığımı sorgulardım. Mesleğimiz bencilliğin değil, paylaşımcılığın olduğu bir meslek grubudur. Edindiğimiz kazanımları mevcut sisteme entegre etmezsek bizler ilerlediğimizi düşünürken aslında ne kadar gerilediğimizin farkına varabiliyoruz. Bu nedenle ulusal ve uluslararası anlamda akademik gelişim kişiye ve mesleğe entelektüellik katacağı şüphesizdir.
Adife Ahsen ÇETİN: Öğrenci hemşirelerin farklı kültürlerden meslektaşlarıyla iletişim ve etkileşim kurmalarının kimlik gelişimine katkıları nelerdir?
Hemşire Görkem GÜLSOY: Farklı kültürleri görmeye ve hemşirelik bakımında zamanı geldiğinde o kültürü bir nebze de olsa tatmış bir hemşire olarak sağlık bakımını sağlayacağı söylenebilir. Bakım bizim birinci ve en önemli rolümüz. İletişimin farklı kanallarını kullanabilmeyi sağladığı, doğru ve etkin iletişimde nelere dikkat edileceği hususunda da önemli katkıları bulunacaktır. Farklı kültürlerdeki meslektaşlarımız ile iletişim kurmak aslında hemşireliğin dünyanın farklı yerlerde nasıl ilerlediğini görmemize de fayda sağlayacaktır. Bir hemşirenin mesleki kimliğini oluşturmada ve geliştirmede en yadsınamaz özelliği iletişim becerisidir. Farklı kültürleri görmek ve aynı ortamda bulunabilmek güçlü bir yapıyıda oluştaracaktır. Bu alanda yapmış olduğumuz en önemli ve yıldız çalışmalarımızdan bir örnek ise Avrupa Tıp Öğrencileri Birliği- Türkiye (EMSA Türkiye) ve Türk Psikoloji Öğrencileri Çalışma Grubu (TPÖÇG) ile 4 Ekim 2025 tarihinde Antalya’ da gerçekleştirdiğimiz H.O.P.E. Kongresidir. Türkiye de ki böyle bir ortaklıkta, farklı kültürleri ve meslekleri barındıran bir kongreydi. Hemşirelik, Tıp ve Psikoloji Öğrencileri akranlarıyla dünyanın farklı noktasından gelen meslektaşlarıyla bir araya gelerek keyifli bir bilimsel ortaklığa imza attılar.
Adife Ahsen ÇETİN: Türkiye’deki öğrenci hemşirelerin küresel ölçekte daha görünür olabilmeleri için hangi adımların atılması gerektiğini düşünüyorsunuz?
Hemşire Görkem GÜLSOY: Açıkçası şu an mesleğimde ilerlemeye çalışıp kendimi geliştirmeye çalıştığım bir dönemdeyim. Örgütlenme ve liderliğin herhangi bir noktasında artık yer almıyorum. Bu anlamda deneyimleri aktarıp menti, mentörlük yapabileceğim ya da kurabileceğim herhangi bir platform/ ortam kalmadığından ötürü bu konu hakkındaki görüş önerilerim de tıpkı bulunduğum konum gibi sınırlı. En önemli çıkış noktası şu olabilir hemşirelik öğrencileri kendi potansiyellerinin farkında olarak bildikleri ve inandıkları doğruların izinden gitmeleri gerekiyor. Çevresel faktörlerin çok fazla olduğu zorlayıcı bir yolculuk ancak tüm o zorlukları aştığınızda aslında bir devride açtığınızı göreceksiniz. Başarılı olduğunuz noktada zaman zaman bazı kişiler tarafından engellemelere maruz kalabilirsiniz. Ancak bunlar yalnızca süreçte karşılaşılabilecek olasılıklardır. Ancak kendinize inanıp yola çıktığınızda başarılamayacak hiçbir şey yok. Kendinizi uygun gördüğünüz ve amaçlarınız ile uyumlu olan lisans öğrencilerinin temsil edildiği dernek/topluluk/platform/kulüp gibi yapılarda görev almaya başlayarak yola çıkabilirsiniz. Yola çıktığınız noktada zaten rotanızda belirlenecektir. Kurulmuş olan mevcut uluslararası bağlantılar için ilgili kuruluşlara başvurabilirsiniz. Lisansüstü anlamda kendinizi geliştirmek istiyorsanız yurt dışında yer alan akademik kurumlara mail göndererek adım atabilirsiniz. Farklı akademik kurumlardan observership talebinizi dile getirebilirsiniz. Bu alanda deneyimli kişiler ile hemşirelik öğrencileri bir araya getirilebilir. Aynı şekilde güçlü sağlık politikaları için akademi ile işbirliği yaparak resmi kurumlara duyurmak için adım atılabilir. Bunlar yalnızca önerilerin birkaçı olduğunu söyleyebilirim.
Bu röportaj, hemşirelik öğrencilerinin ulusal sınırların ötesine geçerek küresel farkındalık ve liderlik becerilerini nasıl geliştirdiklerini gösteren etkileyici bir örnek sunuyor. Görkem Gülsoy’un hem ulusal hem de uluslararası düzeyde yürüttüğü çalışmalar, geleceğin hemşire liderleri için güçlü bir ilham kaynağı niteliğinde.
Simbians Türkiye, bir sağlık eğitimi platformudur. Simbians’ta yer alan hastalıklar ve sağlık durumları hakkında daha fazla bilgi edinin. Diğer röportajlara ulaşarak merak ettiklerinizi öğrenin.

