Bu içerikle, hemşirelik öğrencilerinin klinik staj sürecinde ne hissettiğini, sahadan ve akademik literatürden yola çıkarak hangi beklentilere sahip olduklarını, klinik hemşire ve akademisyenlerin bu süreçteki kritik rollerini ve mesleğin geleceğini nasıl etkilediklerini öğreneceksiniz.
Klinik staj kavramı pek çok kişinin zihninde “öğrencinin yapması gerekenler” üzerinden şekillenir. Çünkü sağlık alanında kökleşmiş bir düşünce vardır: “Öğrenciden beklenti olur, öğretenlerden değil.”
Oysa hemşirelik eğitimi, yalnızca öğrencinin çabasıyla değil; öğretenin niteliği, rehberliği ve sunduğu güvenli öğrenme ortamıyla anlam kazanır. Öğrenci bilgiyle donanmak ister, fakat bu bilginin sahada nasıl davranışa dönüştüğünü öğretmen, klinisyen ve rol modeller gösterir.
Tam da bu nedenle bugün biraz farklı bir pencereden bakıyoruz: Hemşirelik öğrencileri klinik stajdan ne bekler?
Belki de uzun yıllardır dillendirilmeyen ama içten içe varlığı bilinen bir ihtiyaca ışık tutma zamanı.
Hemşirelik Öğrencileri Klinik Stajda Ne Bekler?
Klinikle İlk Karşılaşma: Heyecanın ve Kaygının İç İçe Geçtiği Bir An
Bir hemşirelik öğrencisi ilk kez klinik sahasına adım attığında içinden geçen duygu çoğu zaman aynıdır.
Acaba başarabilecek miyim?
Bu basit cümle, bir öğrencinin içinde taşıdığı heyecan, merak, sorumluluk duygusu ve aynı zamanda korkuyu özetler. Çünkü o gün, yalnızca bir “ilk staj günü” değildir; hemşirelik mesleğine açılan kapının ilk anahtarıdır.
Bu ilk temas, öğrencinin meslek hayatı boyunca taşıyacağı algıları şekillendirir. Bu nedenle klinikte karşılaştığı hemşire, akademisyen, ekip üyeleri ve ortam; öğrenci için bir eğitim materyalinden çok daha fazlasıdır—bir rol modeldir, bir yol göstericidir.
Öğrenci Hemşirelerin Taşıdığı Görünmez Yükler
Hemşirelik öğrencilerinin yaşadığı stresin yalnızca uygulama kaygısından ibaret olduğunu düşünüyorsanız, tablo bundan çok daha karmaşıktır.
Yılmaz, Yaman ve Erdoğan’ın (2017) çalışması bu konuda oldukça çarpıcı sonuçlara ulaşmıştır. Araştırmaya göre öğrenciler şunlar nedeniyle ciddi stres yaşar.
-
Yakın çevrenin hemşireliğe yönelik olumsuz ön yargıları,
-
Kendini ifade edememe,
-
Öfkesini kontrol edememe,
-
Kendini sürekli yargılama ve suçlama eğilimi.
Burada dikkat çeken nokta şudur…
Öğrencinin stresini azaltacak en kritik rol, akademisyen hemşirelere düşmektedir. Çünkü bir öğrenciyi mesleki olarak güçlendirmek, yalnızca teknik beceri öğretmekle değil, psikolojik dayanıklılığı desteklemekle de mümkündür.
Diğer bir deyişle, bir öğrencinin özgüveninin temelini oluşturan şey çoğu zaman bir öğretmenin ona kurduğu tek bir cümledir.
Yapabilirsin, ben buradayım.
Klinikte Rol Model Olmanın Gerçek Anlamı
Hepimiz biliriz ki iyi bir hemşire, yalnızca teknik bilgisiyle değil; duruşuyla, etik anlayışıyla, iletişim şekliyle, hasta karşısındaki davranışıyla öğretir.
Bir hemşire meslek hayatı boyunca yüzlerce öğrenciyle karşılaşır ve farkında bile olmadan öğrencinin zihninde bir iz bırakır.
Bu yüzden rol model olmak öyle basit bir unvan değildir; mesleğin geleceğini şekillendiren görünmez bir güçtür.
Ama literatürde öğrencilerle klinik hemşirelerin beklentileri arasında önemli bir farklılık olduğu da görülmüştür.
Biçer, Ceyhan ve Şahin’in (2015) yaptığı araştırmada;
-
Öğrenciler, klinik hemşirelerin eğitimlerine katkısının yetersiz olduğunu düşünmektedir.
-
Buna karşılık klinik hemşireler, öğrencilere yeterince destek olduklarını ve kendilerini iyi bir rol model olarak gördüklerini belirtmektedir.
Bu durum aslında şunu gösteriyor.
İki taraf da iyi niyetli, fakat iletişim ve beklenti yönetimi açısından bir kopukluk var.
Bu kopukluk giderildiğinde ise hem eğitim kalitesi artacak hem de klinik ortam daha işbirlikçi bir yapıya kavuşacaktır.
Peki, Bir Hemşirelik Öğrencisi Klinik Stajında Ne Bekler?
Araştırmalar, sahadan gelen geri bildirimler ve öğrencilerin sesine kulak veren akademisyenlerin gözlemleri birleştiğinde beklentiler netleşiyor.
Bir hemşirelik öğrencisi klinikte şunları görmek ister.
Görüşlerinin Dikkate Alınması
Kendini değersiz hissettiği bir ortamda hiçbir öğrenci öğrenemez. Basit bir “Bu konuda sen ne düşünüyorsun?” sorusu bile öğrenciyi sürece dahil eder.
Soru Sormaya Teşvik Edilmesi
“Bunu zaten bilmen gerekirdi” cümlesi öğrenciyi susturur.
Oysa doğru cümle şudur.
“Harika bir soru. Gel birlikte bakalım.”
Uygulama Anında Destek ve Geri Bildirim
Öğrencinin en çok ihtiyaç duyduğu şey: Güvende hissetmek.
Bir uygulama yanlış olsa bile yapıcı geri bildirim öğrenmeyi hızlandırır.
Klinik Hemşirelerin Öğretici Niteliklerinin Güçlendirilmesi
Her hemşire mükemmel bir öğretmen olmak zorunda değildir; ancak öğretme motivasyonu ve farkındalığı artırılabilir. Bu hem öğrenciye hem kliniğin işleyişine katkı sağlar.
Araştırmaya ve Gelişime Teşvik Edilmek
“Bu konuyu araştır istersen” demek küçük ama kıymetli bir adımdır.
Tüm Öğrencilere Eşit Yaklaşım
Ayrımcılığın olduğu yerde eğitim olmaz, sadece baskı oluşur.
Teorik Bilginin Hayata Geçirilmesine Destek
Klinisyen hemşire, teorinin sahadaki karşılığını gösteren kişidir. Bu destek, öğrenciyi ileriye taşır.
Ezbere Uygulamaların Değil Bilimin Yol Gösterdiği Bir Klinik Kültürü
Öğrenci “Böyle yapılıyor çünkü hep böyle yapılmış” cümlesini değil, “Kılavuzlara göre doğrusu budur” cümlesini duymak ister.
Klinikte Sağlam Bir Eğitim Kültürü Oluşursa Ne Olur?
Aslında çok basit bir döngü var.
Güçlü öğrenci → Güçlü hemşire → Güçlü sağlık sistemi.
Klinikte öğrenciyi desteklemek, sadece onun bireysel gelişimine yardımcı olmak değildir; aynı zamanda mesleğin geleceğini güçlendirmektir.
Eğer bugün bir klinisyen hemşire ya da akademisyen öğrencisine destek oluyorsa, yarın o öğrenci başka bir öğrencinin yolunu aydınlatacaktır. Bu etki zinciri büyüdükçe mesleğin itibarı, etik temeli ve profesyonellik düzeyi güçlenecektir.
Bu yazı, hiçbir meslektaşı hedef göstermeden; aksine, bu alanda emek veren herkese bir farkındalık çağrısı yapıyor.
Evet, çok iyi yetişmiş öğrencilerimiz var.
Evet, işini hakkıyla yapan, öğrencisine bir evlat gibi yaklaşan, adeta sahada ikinci ailesi olan klinisyen ve akademisyen hemşirelerimiz de var.
Ama yine de konuşulması gereken bazı gerçekler de var. Bu gerçekleri görünür kılmak, eksik hissedenlere ilham vermek ve güçlü olanları onurlandırmak için yazıldı.
Çünkü hemşirelik; insanlık değerleriyle güçlenen, bilgiyle büyüyen, sevgiyle aktarılan bir meslektir.
Ve yarın daha güçlü bir hemşirelik için bugün birbirimizi desteklememiz gerekir.
Bu bağlamda; bizi önce insanlıkla, sonra bilimle donatan tüm öğretmenlerimize, akademisyenlere ve klinikte öğrenciyi bir evlat hassasiyetiyle yetiştiren hemşirelere selam olsun.
Simbians Platformu ile doğru ve güncel sağlık bilgisinin erişilebilir olmasını sağlıyoruz. Tüm içerikler sadece sağlık profesyonelleri ve tıbbi yazarlar tarafından hazırlanmaktadır.
Kaynaklar
Biçer, S., Ceyhan, Y. Ş., & Şahin, F. (2015). Hemşirelik Öğrencileri ve Klinik Hemşirelerin Klinik Uygulamada Öğrenciye Yapılan Rehberlik ile İlgili Görüşleri. Florance Nightingale Hemşirelik Dergisi, 215–223.
Yılmaz, M., Yaman, Z., & Erdoğan, S. (2017). Öğrenci hemşirelerde stres yaratan durumlar ve baş etme yöntemleri. Mersin Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi, 10(2), 88-99.

