Yurtdışına çıkmak birçoğumuzun hayali olabilir. Özellikle farklı yerler ve farklı insanlar görme deneyimini merak ediyor da olabiliriz. Ben de böyle bir mottoyla yola çıktım.
Kendi konfor alanımın dışına çıkmak ve bilmediğim yerleri keşfetmek lisans eğitimimden bu yana hep ilgimi çeken bir konu olmuştu. Bu hayalimi lisansımda ertelemiştim. Bu sefer yüksek lisansımı yaparken de Erasmus yapmayı düşündüm. Gerekli puanları sağlasam da çalıştığım için bu kadar uzun süre yurtdışında bulunmam sorun olması nedeniyle imkansızlaştı.
Bu sefer kısa süreli projeleri kovalamaya başladım. Neredeyse uzun bir süre birçok projeye ve staja başvurdum. Ama hiçbiri olmadı. En son aklıma üniversitedeyken AİSEC denilen uluslararası kuruluşla Portekiz’e giden arkadaşım geldi. Hemen web sitelerine girip danışmanlık almak için bilgileri doldurdum. Bu uluslararası kuruluş, içinde Avrupa ülkelerini de barındıran Hindistan, Mısır ve Romanya gibi farklı birçok ülkeye gönderebiliyordu.
Sürdürülebilir kalkınma amaçlarına katkı sağlayan “Global Volunteer” kategorisinde başvuru yapmıştım. Bu kategoriyle bireylerin konfor alanının dışına çıkarak ve 6-8 hafta civarında bir ülkede gönüllü olarak bir projede yer almaları amaçlanıyordu. Birkaç hafta içerisinde dönüş almıştım. Bana geri bildirimde Türkiye’deki AİSEC danışmanım başvurabileceğim ülkeler ve projeler konusunda bilgi verdi. Onlara Avrupa ülkesi istediğimi söyledim ancak bordo pasaportum nedeniyle Avrupa ülkelerine kabul almamın çok zor olduğunu söylediler.
Avrupa ülkesi olarak bir ihtimal gidebileceğim tek yerin Romanya olduğunu ve diğer Avrupa ülkelerine yeşil pasaportluların bile zor kabul aldığını tekrar belirttiler. Gitmek istediğim tarihlere uygun olarak farklı ülkelerin başvuru linklerini tarafıma ulaştırdılar. Birkaç tane farklı proje içeren Mısır ve Romanya ülkelerine başvurmuştum ama hala içime sinmiyordu. Çünkü Avrupa ülkesi istiyordum ve bunun da Romanya olmasını istemiyordum. Danışmanımı dinlemeyip diğer tüm Avrupa ülkelerine de kendimce başvuru yapma kararı aldım. Özellikle Almanya, İtalya ve Portekiz gibi ülkelerin projelerine baktım. Başvurduğunuz ülkenin proje danışmanları size ulaşıp çoğunlukla yüz yüze mülakat yapıyorlardı.
Bana da önce Romanya ve sonra İtalya dönüş yaptı. Bu iki ülkeyle Zoom üzerinden mülakat gerçekleştirdik. İtalya’dan kabul almıştım. Mailime gelen kocaman “Congratulations” kelimesini hala unutmuyorum. Çok mutluydum. Bundan sonrası sadece evrak süreciydi. Proje Neredeyse 6 ay sonraydı ve ileri bir tarih olması yıllık izinlerimi biriktirip 45 günlük projeye kullanmam için mükemmel bir tesadüf olmuştu.
Proje vakti gelince evrak ve vize işlemlerimi tamamladım. Geriye sadece hazırlıklar kalmıştı. Ancak maalesef asıl bu süreçte zorluklar beni bekliyordu. AİSEC Türkiye danışmanım üç kez değişmişti ve son danışmanım deneyimsizdi. Ayrıca Türkiye’den gidecek tek kişinin ben olması, proje alanımın Güney İtalya’nın ücra bir kasabası olması da ailemi endişelendiriyordu. Kendi konfor alanımın dışına çıkmanın zorluğuyla, ailemi ikna etmekle ve danışmanım kafamızdaki soruları netleştirememesiyle tam olarak sancılı bir süreç geçirdim.
Bu süreçten sonra bir karar vermem gerekiyordu. Dolayısıyla en son projeden çekilme kararı aldım. Bu benim için kolay bir karar olmadı. Ancak başka seçeneğimin kalmadığının da farkındaydım. Şimdi elimde iki aylık bir vize vardı ve bu vizenin yanmasını da istemiyordum. Dolayısıyla bu vizeyi turistik amaçla kullanma kararı aldım. 7 gece 8 günlük bir tur ayarladım. Bu ailemin de içine sinen bir hamle olmuştu. Yani hayalimi dönüştürdüm.
Tura gelince neredeyse İtalya’nın tamamını içeren kapsamlı bir geziydi. Her şeyiyle mükemmeldi diyebilirim. Napoli insanlarının sıcakkanlılığını, Sorrento’nun limon bahçelerini, dünyanın en küçük ülkesi Vatikan’ı, renkli Roma sokaklarını, Toscana’nın orta çağ izlerini, Pisa’nın turistik cazibesini, Rönesansın doğduğu yer olan Floransa’yı, Kızıl şehir Bolonya’yı, Julietin aşk balkonu Verona’yı, Modanın merkezi Milano’yu büyük bir istekle gezdim. Sanatın, tarihin ve katolik inancın etkileri büyüleyici duruyordu. Avrupayı tanımak ve açılmak adına bir başlangıç gibiydi. Ayrıca benim gibi Türkiye’den gelen farklı meslek ve yaşta insanları tanıma fırsatım oldu. Onların yurt dışı ile kurdukları ilişkiler bana farklı pencereler kazandırdı.
Tüm bunları anlatmamın nedeni İtalya’nın güzelliği veya Avrupa’nın muhteşemliği falan değil..
Bir şeyi gerçekten istediğimizde onun için gerekli fırsatları yaratabilme imkanımız ve o fırsat geldiğinde onu da dönüştürebilme gücümüzü göstermek.
Başta başarı gibi duran, sonra gittikçe yenilgiye benzemeye başlayan ama dönüşen ve dönüşünce de anlam kazanan bir yolculuktu benimki. Şimdi artık konfor alanından çıkmanın ve yurtdışı bariyerini aşmanın zor olmayan şeyler olduğunu hissedebiliyorum. Bundan sonra bu konuda nasıl bir yol izlerim bilmiyorum.
Ancak bir fırsatı yaratabiliyorsak neden bir daha başka bir fırsat yaratmayalım ki?
Hayallerimizi eyleme geçirebilmemiz ve yolda dönüşebilme esnekliği gösterebilmemiz dileğiyle…
Sevgiyle kalın ☺
Simbians’ta yer alan hastalıkları ve sağlık durumlarını keşfedin.