Son zamanlarda Bertrand Russell’ın Mutlu Olma Sanatı adlı eserini okudum ve sayfaları çevirdikçe, mutluluğun aslında nasıl da iç içe yaşadığımız ama çoğu zaman farkına varmadığımız bir mesele olduğunu yeniden fark ettim. Kitap yalnızca bir felsefi metin değil; aynı zamanda günlük hayatın koşturmacasında sık sık unuttuğumuz bazı temel gerçekleri hatırlatan bir pusula gibiydi.
Russell’ın sade ama çarpıcı ifadeleri, mutluluğun peşinden koşarken düştüğümüz yanılgıları gözler önüne seriyor. En çok etkilendiğim fikirlerden biri şuydu:
Mutluluk, dışa dönük bir tutumla elde edilir; kendi içine kapanan ve korkularına teslim olan kişi onu yitirir.
Bu cümle, modern dünyanın yalnızlaştırıcı yapısını düşündüğümüzde daha da anlamlı hale geliyor.
Bu yazımda, hem Russell’ın mutluluğa dair bakış açısından ilham alarak hem de kendi yaşam deneyimlerimden yola çıkarak, mutluluğun nasıl bilinçli bir şekilde kazanılabileceğini ve hangi düşünce kalıplarının bizi ondan uzaklaştırdığını paylaşmak istiyorum. Belki sen de bu satırlarda kendine ait bir şeyler bulursun ve kendi mutluluğuna giden yolda küçük ama etkili bir adım atarsın.
Mutluluk Nedir, Gerçekten Kazanılabilir mi?
Mutluluk, çoğu insan için ulaşılması zor bir hedef gibi görünür. Ancak mutluluk, sadece bir duygu değil; bir tutum, bir yaşam tarzı, hatta bir yönelimdir.
Ünlü filozof Bertrand Russell’ın da dediği gibi:
Mutluluk işte ve ilişkilerde dışa dönük bir tutum izlenerek elde edilir.
Yani mutluluk, sadece içe dönük düşünmekle değil, dış dünyayla kurulan bağlantılarla da gelişir.
Mutluluk Nasıl Kazanılır?
Dışa Dönük Bir Tutum Geliştirmek
Mutluluk arayışında ilk adım, ilgiyi sürekli iç dünyaya değil, dış dünyaya yöneltmektir. İnsanın başkalarıyla kurduğu anlamlı ilişkiler, yaptığı üretken işler ve katkı sağladığı toplumsal yapılar, kalıcı bir memnuniyet hissi yaratır.
- Dostluklar kurmak,
- Gönüllü faaliyetlere katılmak,
- İlgi duyulan alanlarda üretken olmak,
bunlar dışa dönüklüğün temel yansımalarıdır.
Anlamlı Bir Amaç Edinmek
Hayata bir amaç duygusu katmak, mutluluğun en güçlü bileşenlerinden biridir. Bu amaç büyük bir kariyer hedefi ya da toplumu değiştirme arzusu olmak zorunda değil. Günlük yaşamda bile anlam taşıyan küçük hedefler (bir kitap yazmak, bir bitki yetiştirmek, bir dil öğrenmek gibi) kişinin yaşam doyumunu ciddi biçimde artırır.
Şükretmek ve Farkındalık Geliştirmek
Mutluluk çoğu zaman sahip olduklarımızı fark ettiğimiz anda belirir. Her gün 5 dakika şükretmek ya da o gün olan güzel şeyleri yazmak, beyindeki mutluluk merkezlerini aktive eder.
Hareket Etmek ve Doğayla Temas
Fiziksel hareket, özellikle açık havada yapılan yürüyüşler, serotonin ve dopamin gibi “mutluluk hormonlarını” artırır. Aynı zamanda bedenle bağlantı kurmak, zihinsel farkındalığı güçlendirir.
Mutluluk Nasıl Kaybedilir?
Sürekli İçine Dönmek ve Kendi Korkularına Odaklanmak
Russell’ın da vurguladığı gibi, kişi kendi içine döndükçe ve endişe ile korkularına teslim oldukça, mutluluğu yitirir. Çünkü zihinsel enerjinin tamamı içsel karmaşaya gider. Bu, insanı hem toplumsal bağlardan hem de üretkenlikten uzaklaştırır.
Karşılaştırma Tuzağına Düşmek
Sosyal medyada başkalarının “mükemmel” yaşamlarını izledikçe, kendi hayatımızı eksik ve yetersiz görmeye başlarız. Bu da içten içe kıyas ve değersizlik hissiyle mutlu olmayı imkânsızlaştırır.
Anı Yaşayamamak
Mutluluğu geçmişte aramak ya da sürekli gelecekte hayal etmek, bugünün değerini gölgeleyen en yaygın alışkanlıklardan biridir. Anda olamayan biri, mutluluğu hep erteleyen biri olur.
Bağ Kurmamak
İnsan sosyal bir varlıktır. Yakın ilişkilerde yaşanan kopmalar, yalnızlık ve aidiyetsizlik hissi, mutluluğu ciddi şekilde zedeler. Ne kadar bireysel başarı kazanılırsa kazanılsın, sevgi eksikliği mutluluğun yerini dolduramaz.
Mutlu Olmak İçin Kendine Şunu Sor
“Bugün ilgimi nereye yönelttim?
Korkularıma mı, yoksa katkı sunabileceğim alanlara mı?”
Bu soruya dürüstçe verilen yanıt, mutluluğun yönünü tayin eder. Eğer dikkat içsel çatışmalara ve geçmiş pişmanlıklara kilitlenmişse, kişi kendi zihninin labirentinde kaybolur. Ama ilgisini başkalarına, doğaya, üretime ya da sanata yönelten bir insan, yavaş yavaş kendi içindeki mutluluğun filizlenmesine tanıklık eder.
Mutluluk Bir Hedef Değil, Bir Yönelimdir
Mutluluğu elde etmek sabit bir noktaya ulaşmak değil, hayat boyunca süren bir yönelimdir. Kimi zaman zorluklarla, kimi zaman huzurlu anlarla yoğrulan bu süreçte esas olan, dikkatini nereye yönelttiğindir.
İçine mi kapanıyorsun, yoksa dış dünyaya katkı sunmaya mı çalışıyorsun?
Bertrand Russell’ın dediği gibi, mutluluk, dışa dönük bir tutumla kazanılır. Ama kaybetmek de bir o kadar kolaydır: Endişeye, korkuya, yalnızlığa teslim olduğun anda…
Simbians Platformu ile doğru ve güncel sağlık bilgisinin erişilebilir olmasını sağlıyoruz. Tüm içerikler sadece sağlık profesyonelleri ve tıbbi yazarlar tarafından hazırlanmaktadır.