Boşanma, bir evliliğin hukuken sonlanmasıdır. Ancak hukukun bazı alanlarda toplumsal düzeni ve bireylerin haklarını korumak için koyduğu kurallar vardır. Bu kurallardan biri de, Türk Medeni Kanunu’na göre kadınların boşandıktan sonra yeniden evlenebilmeleri için 300 gün bekleme şartıdır. İlk bakışta kulağa garip gelebilecek bu kuralın aslında köklü bir gerekçesi vardır.
Gelin, bu konuyu biraz daha yakından inceleyelim.
300 Günlük Bekleme Süresi Neden Var?
Hukuk dilinde bu süreye “iddet müddeti” denir. Aslında bu uygulama sadece Türkiye’ye özgü değildir; pek çok ülkede benzer kurallar geçmişte de uygulanmıştır.
Amacı ise basit.
Olası bir hamilelik durumunda doğacak çocuğun babasının belli olması.
Boşanma sonrası, kadının hamile olup olmadığı hemen anlaşılmayabilir. Eğer kadın kısa bir süre sonra yeniden evlenirse ve bir çocuk dünyaya gelirse, bu çocuğun biyolojik babasının kim olduğu konusunda ciddi bir belirsizlik yaşanabilir. Bu hem çocuğun soy bağı açısından hem de miras, nafaka gibi hukuki konularda sorunlara yol açar. İşte bu nedenle, yasa koyucu kadınların tekrar evlenmeden önce 300 gün beklemesini şart koşmuştur.
Erkekler İçin Neden Bekleme Süresi Yok?
Burada akla ilk gelen sorulardan biri şu: “Peki erkekler için neden böyle bir süre yok?”
Çünkü erkeklerin boşanma sonrası babalık ihtimali böyle bir karmaşaya yol açmaz. Hamilelik kadının bedeniyle doğrudan ilgili bir durum olduğundan, bu süre sadece kadınlar için öngörülmüştür. Bu da birçok kişiye adaletsiz görünse de, hukuki gerekçesi çocuğun soy bağının kesin olarak belirlenmesidir.
2015 Düzenlemesi Ne Getirdi?
2015 yılında yapılan önemli bir düzenleme ile bu kural biraz daha esnek hale getirildi. Artık boşanan bir kadın, hamile olmadığını sağlık raporu ile kanıtlarsa, mahkeme kararıyla bu süreyi beklemeden evlenebiliyor.
Yani kadın isterse, bir hastaneden alacağı resmi sağlık raporunu mahkemeye sunuyor ve mahkeme bu süreyi kaldırabiliyor. Böylece aslında uygulamada büyük bir kolaylık sağlanmış durumda.
Günümüz Toplumunda Bu Kuralın Yeri
Şimdi bir düşünelim… Günümüzde gebelik testleri oldukça güvenilir ve hızlı sonuç veriyor. Kadın, boşandıktan kısa süre sonra hamile olmadığını belgelerle gösterebiliyor. Böyle bir durumda hâlâ 300 gün bekleme zorunluluğu kulağa biraz eski bir kural gibi geliyor olabilir.
Nitekim pek çok kadın, bu süreyi cinsiyet eşitsizliği olarak yorumluyor. Çünkü erkekler için herhangi bir bekleme şartı yokken, kadınların bu kuralla sınırlanması adil görünmüyor. Ancak hukukun mantığı burada çocuğun haklarını korumak üzerine kurulu. Yani mesele kadını kısıtlamak değil, doğacak çocuğun soy bağını ve haklarını garanti altına almak.
Boşandıktan Sonra Yeniden Evlenmek İsteyen Kadınlar İçin Ne Yapılmalı?
Hamilelik ihtimali varsa
Kadın, zaten 300 gün beklemek zorunda. Bu sürede bir doğum gerçekleşirse, çocuğun babası otomatik olarak eski eş kabul ediliyor. Eğer durum farklıysa, mahkemeye başvurarak babalık davası açılabiliyor.
Hamilelik ihtimali yoksa
Kadın, bir devlet hastanesinden veya yetkili sağlık kuruluşundan hamile olmadığına dair rapor alıyor. Bu raporla birlikte aile mahkemesine başvuruyor ve mahkeme kararıyla bekleme süresi kaldırılıyor.
Bu sayede kadın, boşandıktan hemen sonra evlenmek isterse önünde bir engel kalmıyor.
Bu Kural Kadınları Psikolojik Olarak Nasıl Etkiliyor?
Boşanma, başlı başına zorlu bir süreç. Üstüne bir de tekrar evlenmek isteyen kadınların önüne böyle bir yasal engel çıktığında, bazıları bunu ikinci bir cezalandırma gibi hissedebiliyor. Özellikle de “Erkeklerin böyle bir zorunluluğu yokken neden biz beklemek zorundayız?” düşüncesi kadınlarda haksızlığa uğrama hissi yaratabiliyor.
Öte yandan bazı kadınlar için bu süre, aslında bir tür “yeniden düşünme” zamanı olarak da değerlendirilebiliyor. Hayata yeni bir başlangıç yapmadan önce toparlanmak, geçmişin yüklerini geride bırakmak için bir ara dönem olarak görülebiliyor.
Özetle, Türk Medeni Kanunu’ndaki 300 günlük bekleme süresi, ilk bakışta kadınları kısıtlayan bir kural gibi görünse de, temelde çocuğun soy bağını koruma amacı taşıyor. 2015’te yapılan düzenleme ile kadınların hamile olmadığını ispatlaması halinde bu sürenin kaldırılabilmesi, günümüz şartlarına uyum sağlayan önemli bir adım oldu.
Yine de bu kural, toplumda hâlâ tartışmalara açık. Kimileri bunu kadına yönelik bir eşitsizlik olarak görürken, kimileri çocuğun haklarının korunması için gerekli bir tedbir olduğunu savunuyor.
Boşanma sonrası evlilik planları yapan kadınların yapması gereken en önemli şey, hukuki haklarını bilmek ve gerekirse bir avukata danışarak bu süreci en sağlıklı şekilde yönetmek.
Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
300 günlük bekleme süresi sence gerekliliğini koruyor mu, yoksa modern çağda artık esnetilmesi mi gerekiyor?
Simbians Platformu ile doğru ve güncel sağlık bilgisinin erişilebilir olmasını sağlıyoruz. Tüm içerikler sadece sağlık profesyonelleri ve tıbbi yazarlar tarafından hazırlanmaktadır.