Bu içerikle sağır kurbağa metaforunun başarı, içsel motivasyon ve kendine inanma sürecine nasıl ışık tuttuğunu öğreneceksiniz.
Hayat bazen tam bir yarış alanı gibi…
Herkes bir şey söylüyor, herkes bir yol gösteriyor, herkes bir yorum yapma hakkını kendinde buluyor. Sanki hepimiz bir amfide, ortada duran görünmez bir sahnede performans sergilerken çevremizde yüzlerce ses dolaşıyor: “Olmaz”, “Dikkat et”, “Buna uygun değilsin”, “Bu devirde imkânsız”, “Sen yapamazsın”…
Bu seslerin bazıları iyi niyetli, bazıları kıyas dolu, bazıları kendi korkularının yansıması. Ama bir ses var ki çoğu zaman unutuyoruz: kendi iç sesimiz.
Tam burada “sağır kurbağa” metaforu devreye giriyor. Belki defalarca duydun bu hikâyeyi. Küçük bir yarışta, bir grup kurbağanın yüksek bir kuleye tırmanmaya çalıştığı anlatılır. Etraftaki diğer hayvanlar sürekli bağırır:
“Çok yüksek, kesin düşersiniz!”
“Yapamazsınız!”
“Geri dönün, değmez!”
Kurbağalardan biri hariç hepsi bu seslerden etkilenir ve pes eder. Tepedeki tek kurbağa yarışı kazanır. Sonra ona nasıl başardığı sorulur. Cevap şaşırtıcıdır.
Kurbağa sağırdır.
Yani, aslında onu durduran tek şey duyduğu sesler olacaktı—ama duymadığı için kendi yoluna devam etti.
Bu hikâye basit görünse de insan hayatına dokunan derin bir metafor taşıyor.
Bazen başarı, dışarıdaki uğultuyu susturmayı değil, o uğultunun bize ait olmadığını hatırlamayı gerektirir.
Başarıya Giden Yolda Kimin Sesini Dinliyorsun?
Neden Bu Kadar Çok Ses Var?
İnsan bir yola çıktığında – ister kariyer, ister kişisel gelişim, ister ilişkiler, ister bir hayal – çevredeki insanlar farkında olmadan “yorum yapma hakkı” hisseder.
Neden?
Çünkü başarı yalnızca kişisel bir süreç değildir; toplum tarafından ölçülen, sınanan ve yorumlanan bir deneyimdir.
Çünkü alışılmışın dışına çıkan her adım, birilerinin korkularını tetikler.
Çünkü insanlar genellikle kendi yapamadıkları ya da denemeye cesaret edemedikleri şeyler üzerinden başkalarının potansiyelini değerlendirir.
Bu yüzden bazen bir adım atmaya karar verdiğinde karşılaştığın şey destekten çok aşağıdaki cümleler olur.
“Yapma, düşersin.”
“Bence senlik değil.”
“Risk alma.”
“Garanti bir şey bul.”
Bu cümleleri bir eleştiri değil, daha çok bir yansıma olarak düşün. İnsanlar sana değil kendi endişelerine konuşur. Ve sen bunu fark ettiğinde, sağır kurbağa metaforu daha anlamlı hâle gelir.
Dış dünyanın sesini duymak zorunda değilsin—hele ki o ses, kendi iç ışığını gölgeleyen bir sese dönüşüyorsa.
Neden İç Sesimizi Bu Kadar Az Duyuyoruz?
Çünkü zihnimiz bir ses kalabalığına doğuyor. Çocukken bile bir şey yapmaya çalışırken duyduğumuz ilk cümle genellikle uyarıdır: “Düşersin, yapma.” Büyüdükçe bu cümleler şekil değiştirir ama özünü korur: “Senin için uygun değil, başaramazsın.”
Sonra bir gün yetişkin oluruz, hayallerimiz vardır… fakat içimizde garip bir tereddüt sesi yükselir.
“Ya gerçekten başaramazsan?”
Oysa bu ses bize ait değil; öğrendiğimiz seslerin karışımıdır.
İç sesimizi duymanın zor olmasının nedeni, dış seslerin yıllarca daha yüksek volümde çalmasıdır.
Özgüven dediğimiz şey aslında insanın kendi sesinin frekansını yeniden açmasıdır. İç motivasyon dediğimiz şey ise o sesi güçlendiren yakıttır.
Başarı Neden İçsel Motivasyon Gerektirir?
Dışarıdan gelen alkışlar geçicidir. Övgü de eleştiri de dalga gibidir: gelir, çarpar ve geri çekilir. Dış motivasyon, uzun mesafeli bir yolculuk için yeterli değildir.
İçsel motivasyon ise tamamen farklı bir dinamik taşır.
İçsel motivasyon;
-
Bir iş yaparken duyduğun o “akış” hissidir.
-
Yorulsan bile bırakamamanın nedenidir.
-
Kimsenin görmediği bir emek anında bile “Bu bana iyi geliyor” diyebilmektir.
-
Dışarıdan kimse destek vermese bile içindeki kıvılcımın sönmemesidir.
Sağır kurbağa metaforunun özü de tam olarak budur. Onu zirveye çıkaran şey dış seslerin susması değil, kendi içindeki yön duygusuna sadık kalmasıdır.
Biz Neden Bazen Sağır Kurbağa Gibi Davranamıyoruz?
Çünkü insan sosyal bir varlıktır. Onay görmek ister, anlaşılmak ister, sevilmek ister.
Bu doğal.
Ama bu doğal ihtiyaç bazen kendi potansiyelimizi kısıtlayan bir bağımlılığa dönüşebilir: Onay bağımlılığı.
İnsanlar tarafından “doğru”, “makul” veya “güvenli” bulunma isteği, cesaret gerektiren tüm patikalara bariyer kurar.
Bir diğer neden ise şu…
İç sesimiz çoğu zaman fısıltı gibidir; dış sesler ise megafonla konuşur.
Ama her fısıltı önemlidir. Bize kendi yolumuzu anlatan şey işte o fısıltıdır.
Kendi İç Sesini Güçlendirmek İçin Ne Yapabilirsin?
Burada sana bir “kişisel gelişim reçetesi” vermeyeceğim. Çünkü her insanın kendi yolu kendine özgüdür. Ama sağır kurbağa metaforunun içsel motivasyon açısından sunduğu birkaç samimi öneriyi paylaşabilirim.
Sesleri ayırt etmeyi öğren
Her “yapamazsın” aynı değildir.
Biri kıskançlıkla söyler, biri kendi başarısızlığının gölgesinden, biri seni kaybetmekten korktuğu için, biri risk alamadığı için.
Ama hiçbiri senin gerçeğin değildir.
Kendi doğrularını sesli söyle
Duyduğumuz şeyleri içselleştiririz. Bu yüzden “Ben yapabilirim” demek bir klişe değildir, nörolojik bir gerçektir. Beyin, kendi sesini dış dünyadan gelen seslerden daha öncelikli işler.
İçsel motivasyonun kaynaklarını tanı
Neden bu yolu seçtin?
Seni ne heyecanlandırıyor?
Neyi yaparken zamanın akıp gitmesini izliyorsun?
Bu soruların yanıtı senin kuleye tırmanma nedenini oluşturur.
Durduran değil, güçlendiren insanları seç
Sağır kurbağa olmak zorunda değilsin aslında. Bazen sadece doğru insanlara kulak vermen yeter. Bazen bir kişi bile yeter:
“Sana inanıyorum.”
Başarıyı bir sonuç değil, bir yön olarak gör
Zirveye çıkmak bir başarıdır ama asıl başarı yolda kalabilmektir. Çaba, sabır, içsel tutarlılık… bunlar başarıyı sürdürülebilir kılar.
Bazen “Sağır” Olmak Hayatı Kurtarır
Bu cümle ilk anda tuhaf gelebilir ama gerçek şu…
Bazen duymamak bir savunma mekanizması değil, bir büyüme stratejisidir.
Duyarsın ama önemsemezsin. Duyarsın ama özüne etki etmesine izin vermezsin. Duyarsın ama kendi pusulanı değiştirmezsin.
Sağır kurbağa aslında sağır olduğu için değil, kendi iç sesine sadık kaldığı için kazandı.
Senin Zirven Neresi?
İnsan kendi zirvesini hep uzaklarda arar. Bir unvan, bir başarı belgesi, bir rakam, bir sosyal kabul…
Oysa gerçek zirve, kendi potansiyelini fark ettiğin ve kendine sadık kaldığın andır. Bir karar verebildiğin an, bir adım attığın an, bir korkunun üzerine yürüdüğün an…
İşte o an sen zaten tırmanmaya başlamışsındır.
Belki hızın yavaş, belki yolun uzun, belki çevrede çok ses var.
Ama unutma; kulenin yüksek olması seni zayıf yapmaz; yükselme isteğini anlamlı kılar.
Kimin Sesini Dinliyorsun?
Bu yazıyı okurken belki aklından aşağıdakiler geçmiştir.
- Benim hayatımdaki sesler neler?
- Hangileri bana ait, hangileri değil?
- Hangi sesler beni durduruyor, hangileri beni büyütüyor?
İşte bu sorulara verdiğin yanıtlar, senin içsel motivasyonunun haritasını oluşturacak.
Eğer şimdi bulunduğun yerden yukarı bakıyorsan, belki de ilk adım şu olabilir. Biraz sağır olmayı denemek.
Başkalarının korkularına, beklentilerine, tahminlerine…
Ve kendi iç sesinin uzun zamandır fısıldadığı o cümleyi nihayet duymak…
“Yapabilirsin. Devam et.”
Simbians Platformu ile doğru ve güncel verimlilik ve sağlık bilgisinin erişilebilir olmasını sağlıyoruz. Tüm içerikler sadece sağlık profesyonelleri ve tıbbi yazarlar tarafından hazırlanmaktadır.

