Bu içerikle KOAH’ın ne olduğunu, belirtilerini, risk faktörlerini, etkili tedavi ve bakım yaklaşımlarını kapsamlı şekilde öğreneceksiniz.
KOAH Nedir?
KOAH (Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı); kronik bronşit, astım ve amfizemin farklı kombinasyonlarını içerebilen, hava yollarında kalıcı daralma ile seyreden ilerleyici bir akciğer hastalığıdır. Zararlı partikül ve gazlara (özellikle sigara dumanı) uzun süreli maruziyet sonucu hava yolları ve alveollerde yapısal bozulma meydana gelir. Bu durum kalıcı solunum semptomları ve hava yolu daralmalarıyla sonuçlanır. KOAH; kronik öksürük, balgam çıkarma ve nefes darlığı gibi belirtilerle kendini gösterir. Hastalık önlenebilir ve tedavi edilebilir olmakla birlikte tamamen geri döndürülemez.
KOAH tanısı alan bireyler en çok dispne ve yorgunluk hissinden yakınmaktadır. Özellikle yorgunluk; bireylerin günlük yaşam aktivitelerini kısıtlayan, sürekli hissedilen bir semptom olup genellikle enerji eksikliği, tükenmişlik ve bitkinlik olarak tanımlanır. Yapılan araştırmalara göre KOAH’lı bireylerde yorgunluk prevelansı %47 ile %72 arasında değişmektedir.
Bu durum, hastaların yaşam kalitesini önemli ölçüde düşürmekte ve bakım ihtiyaçlarını artırmaktadır.
KOAH ve Risk Faktörleri
KOAH’ta risk faktörlerinin belirlenmesi, hem hastalığın farklı toplumlarda gelecekteki prevalansının azaltılması hem de mevcut hastalığın ilerlemesinin yavaşlatılması açısından kritik öneme sahiptir. Risk faktörlerinin bilinmesi, aynı zamanda hastalık yükünü azaltmaya yönelik etkili sağlık politikalarının oluşturulmasına katkı sağlar.
Sigaranın KOAH gelişimindeki temel rolü yaklaşık 50 yıldır bilinmektedir. Ancak, sigara içme oranları benzer olan toplumlar arasında bile KOAH prevalansının belirgin şekilde farklılık göstermesi, bu hastalığın sadece tütün kullanımıyla açıklanamayacağını göstermektedir. Bu durum, sigara dışında başka çevresel, mesleki ve genetik etkenlerin de KOAH gelişiminde rol oynadığını düşündürmektedir.
Öte yandan, zararlı gaz, toz ve partiküllere yoğun şekilde maruz kalan her bireyde KOAH gelişmemesi, bireysel duyarlılık ve genetik yatkınlık gibi faktörlerin de etkili olduğunu ortaya koymaktadır. Özellikle nadir görülen alfa-1 antitripsin eksikliği gibi bazı genetik bozukluklar dışında, henüz tam olarak tanımlanamamış birçok genetik faktörün hastalıkta rol oynadığı düşünülmektedir.
KOAH gelişiminde etkili olabilecek başlıca risk faktörleri altı başlık altında toplanabilir.
- Genetik yatkınlık
- Sigara kullanımı
- Çevresel ve mesleki maruziyet
- İç ve dış ortam hava kirliliği
- Akciğer gelişimini etkileyen prenatal ve postnatal faktörler
- Hava yolu hiperreaktivitesi ve astım öyküsü
KOAH tanısı konduktan sonra, risk faktörlerinden uzaklaşılmaz ve uygun tedavi süreci başlatılmazsa, zamanla artan nefes darlığı bireyin günlük yaşam aktivitelerini gerçekleştiremez duruma gelmesine neden olur. Bu durum, hastanın bağımsız hareket kabiliyetini ciddi şekilde sınırlar ve yaşamını sürdürebilmesi için başkalarının yardımına ihtiyaç duymasına yol açar.
KOAH’ta Hastalık Yönetimi ve Tedavi Yaklaşımları
KOAH’ın etkili yönetimi dört temel bileşene dayanır: hastalığın değerlendirilmesi ve izlemi, risk faktörlerinin azaltılması, stabil dönemin yönetimi ve alevlenmelerin kontrolü. Bu süreçte temel amaç; hastalık progresyonunun yavaşlatılması, semptomların hafifletilmesi ve egzersiz toleransının artırılmasıdır.
GOLD rehberine göre KOAH tedavi stratejileri şu hedefleri kapsamaktadır.
- Semptomların kontrol altına alınması
- Hastalık seyrinin yavaşlatılması
- Egzersiz kapasitesinin artırılması
- Genel sağlık durumunun iyileştirilmesi
- Komplikasyonların önlenmesi ve tedavisi
- Alevlenmelerin önlenmesi ve yönetimi
- Mortalite oranlarının azaltılması
KOAH tedavisinde temel amaçlar;
- Hastanın semptomlarını azaltmak veya ortadan kaldırmak
- Alevlenmeleri önlemek
- Yaşam kalitesini artırmak
- Yaşam süresini uzatmak
Hastalığın erken tanısı, tedavi başarısını doğrudan etkilemektedir. Bu nedenle, KOAH yönetiminde erken müdahale büyük önem taşır. Tedavi planı; hastalığın evresi, eşlik eden hastalıklar ve bireysel tedavi yanıtları dikkate alınarak kişiye özel olarak düzenlenir.
Stabil dönemde tedavi, hasta eğitimi temel alınarak ilaçlı ve ilaç dışı yaklaşımlarla yürütülür. Ancak KOAH yönetiminin her aşamasında “önce eğitim” ilkesi ön plandadır. Eğitim; hastanın hastalığını tanıması, tedaviye uyumu ve yaşam tarzı değişikliklerine yönelmesi açısından kritik bir rol oynar.
KOAH’lı Hastalarda Hemşirelik Bakımı
KOAH’lı bireylerde hemşirelik bakımı; hastalığın evresine, semptomların şiddetine ve bireyin genel sağlık durumuna göre planlanmalı ve uygulanmalıdır. Hemşirelik bakımında temel amaç; semptom yönetimini sağlamak, yaşam kalitesini artırmak, alevlenmeleri önlemek ve bireyin hastalığıyla baş etme becerisini geliştirmektir.
Solunumun Desteklenmesi
KOAH’lı bireylerde en yaygın ve rahatsız edici semptomlardan biri olan dispne, sadece fiziksel değil aynı zamanda psikolojik etkileriyle de bireyin yaşam kalitesini olumsuz etkiler. Dispne, hastada ölüm korkusu yaratabilmekte; hasta ve ailesinde ciddi düzeyde stres oluşturabilmektedir.
Dispne yönetimi hemşirelik bakımının temel unsurlarındandır ve etkili bir yönetim, hastanın daha rahat solunum yapmasını sağlamanın yanında anksiyete düzeyini de azaltır. Bu süreçte hasta ve bakım vericiye yönelik verilecek eğitim şu başlıkları içermelidir.
- Dispnenin olası nedenleri hakkında bilgilendirme: Hipoksi, koyu ve yapışkan balgam, anksiyete ve stres gibi faktörler hastada solunum güçlüğünü artırabilir. Bu durumların erken fark edilmesi ve uygun müdahalelerle yönetilmesi önemlidir.
- Hava yolu açıklığının korunması: Balgamın özelliklerinin değerlendirilmesi, sıvı alımının artırılması, postüral drenaj uygulanması, havanın nemlendirilmesi, kontrollü öksürük egzersizleri ve gerekirse mukolitik ilaç kullanımı gibi yöntemler uygulanmalıdır.
- Pozisyonlama: Hastaya fowler pozisyonu gibi yarı oturur pozisyonlar verilerek diyaframın daha rahat çalışması ve solunum kaslarının etkinliği artırılır.
- Oksijen satürasyonunun izlenmesi: Oksijen desteği gereken durumlarda, satürasyonun düzenli takibi ve uygun dozda oksijen uygulanması hayati önemdedir.
- Solunum egzersizleri: Karın (diyafragmatik) solunum ve büzük dudak solunumu teknikleri öğretilerek, hastanın solunum kontrolünü sağlaması desteklenir. Bu egzersizler hem oksijenlenmeyi artırır hem de anksiyeteyi azaltır.
Bu bütüncül yaklaşım sayesinde, hastanın solunum konforu artırılarak yaşam kalitesinin yükseltilmesi hedeflenir.
Eğitim ve Danışmanlık
KOAH’ta etkili bir hastalık yönetimi, hastanın kendi bakım sürecine aktif katılımıyla mümkündür. Tanı konulduktan sonra hastaların, tedavi sürecine katılmaları konusunda cesaretlendirilmesi büyük önem taşır. Bu karşılıklı iş birliğine dayalı yaklaşım, hastanın tedaviye uyumunu artırmakta; özgüvenini güçlendirmekte ve uzun süreli tedavilerin başarısını olumlu yönde etkilemektedir.
Hasta eğitimi, KOAH’ın tüm evrelerinde vazgeçilmez bir bileşendir. Eğitim süreci sadece hastayı değil, bakım verici olarak hasta yakınlarını da kapsamalıdır. Bu sayede hem bakım süreci kolaylaşmakta hem de hastanın psikososyal desteği güçlenmektedir.
Eğitim içeriği aşağıdaki başlıkları kapsamalıdır.
- KOAH hakkında temel bilgiler
- İlaçların doğru kullanımı (inhaler teknikleri vb.)
- Alevlenmelerin erken belirtileri ve yönetimi
- Sigara bırakma yöntemleri ve destek kaynakları
- Solunum rehabilitasyonu ve düzenli egzersizin önemi
- Yaşam tarzı değişiklikleri ve hastalıkla baş etme stratejileri
- İleri evre KOAH’ta bakım yaklaşımları
Eğitimde yazılı materyallerin kullanımı, bilgilerin pekiştirilmesi açısından faydalıdır. Bu nedenle, hasta ve ailesine eğitim amaçlı broşürler verilmesi önerilir. Ayrıca, her yıl Kasım ayının üçüncü haftasında düzenlenen Dünya KOAH Günü gibi farkındalık etkinlikleri kapsamında grup eğitimleri ve bilgilendirme toplantıları organize edilerek, toplum düzeyinde bilinçlendirme sağlanabilir.
Beslenme Desteği
KOAH’lı bireylerde beslenme durumu, hastalığın seyri ve yaşam kalitesi üzerinde doğrudan etkili bir faktördür. Araştırmalar, zayıf ve normal kilolu KOAH hastalarının, fazla kilolu olanlara göre daha düşük sağkalım oranına sahip olduğunu göstermektedir. Bu durum, KOAH’ta beslenme yönetiminin sadece kilo kontrolü değil, aynı zamanda hastalığın fizyolojik etkilerini dengelemek açısından da kritik olduğunu ortaya koymaktadır.
Beslenme desteği yalnızca kaşektik (aşırı zayıf) hastalarda değil, genel olarak tüm KOAH’lı bireylerde egzersiz kapasitesini ve solunum fonksiyonlarını artırmak amacıyla uygulanmalıdır. Bu süreçte; malnütrisyon, inflamasyon, fiziksel aktivite düzeyi ve anabolik durumu etkileyen diğer faktörler dikkatle değerlendirilmelidir.
Beslenme yönetiminde dikkat edilmesi gereken başlıca noktalar şunlardır.
- Enerji ve protein açısından zengin beslenme: Kas kaybını önlemek, solunum kaslarını desteklemek ve genel dayanıklılığı artırmak için yeterli enerji ve protein alımı sağlanmalıdır.
- İlaçların yan etkilerine dikkat edilmesi: KOAH tedavisinde sık kullanılan ilaçlar (örneğin bronkodilatörler ve kortikosteroidler), bulantı, iştahsızlık ve titreme gibi yan etkilerle yetersiz beslenmeye neden olabilir.
- Psikososyal etmenler: Dispne, depresyon ve anksiyete gibi durumlar da iştah azalmasına ve besin alımının yetersizliğine katkıda bulunabilir.
- Kas kitlesinin korunması: Kas kaybı; ventilasyon kapasitesini, akciğer elastikiyetini ve alveoler yüzeyi olumsuz etkileyerek dispneyi artırabilir ve bu da beslenme açısından kısır bir döngü yaratır.
Beslenmeye yönelik öneriler
- Öğünlerden yaklaşık 30 dakika önce bronkodilatör kullanımı
- Sık ve küçük porsiyonlarla beslenme
- Gaz yapan gıdalardan kaçınma
- Ağız bakımı ve ağız içi yaraların önlenmesi
- Besin takviyeleri ile destekleyici beslenme planı oluşturulması
Bu bütüncül yaklaşım sayesinde KOAH hastalarında hem yetersiz beslenme riski azaltılır hem de yaşam kalitesinde belirgin bir artış sağlanabilir.
Egzersiz ve Aktivite Desteği
- Egzersiz toleransını artırmak amacıyla bireye uygun egzersiz programlarının önerilmesi
- Enerji koruma yöntemlerinin öğretilmesi
- Günlük yaşam aktivitelerinde bağımsızlığı teşvik etme
Psikososyal Destek
KOAH sadece fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik ve sosyal yönleriyle de bireyin yaşam kalitesini olumsuz etkileyen kronik bir hastalıktır. Özellikle ağır evre KOAH hastalarında, hafif ve orta evreye kıyasla anksiyete ve depresyon sıklığı daha yüksektir. Hastalık semptomlarıyla baş etme güçlüğü, bireyde fonksiyonel kapasitenin azalmasına ve buna bağlı olarak psikolojik sorunların gelişmesine yol açabilir.
KOAH semptomları ile anksiyete ve depresyon arasında çift yönlü bir ilişki bulunmaktadır. Hastalığın getirdiği fiziksel kısıtlılıklar anksiyete ve depresyonu tetikleyebilirken, bu psikolojik durumlar da hastalık semptomlarının alevlenmesini kolaylaştırabilir. Bu nedenle KOAH yönetiminde psikososyal destek, semptomların kontrol altına alınmasında ve hastanın genel iyilik halinin sürdürülmesinde kritik bir rol oynar.
Psikososyal destek kapsamında hemşirenin rolü şunları içermelidir.
- Anksiyete ve depresyon açısından hastanın düzenli olarak değerlendirilmesi
- Yüksek riskli hastaların psikiyatri ya da psikolojik danışmanlık birimlerine yönlendirilmesi
- Hastaya hastalığı hakkında doğru bilgi verilerek belirsizlik ve korkunun azaltılması
- Stres yönetimi ve gevşeme teknikleri konusunda eğitim verilmesi
- Grup terapileri, hasta destek grupları ve sosyal etkileşimlerin teşvik edilmesi
- Aile üyelerinin sürece dâhil edilerek sosyal destek sistemlerinin güçlendirilmesi
Ayrıca, semptom kontrolünün sağlanması, KOAH’a bağlı gelişebilecek sekonder anksiyete ve depresyonun önlenmesinde önemli bir etkendir. Bu sebeple hem fiziksel hem de psikososyal bakım birlikte yürütülmelidir.
Simbians Platformu ile doğru ve güncel sağlık bilgisinin erişilebilir olmasını sağlıyoruz. Tüm içerikler sadece sağlık profesyonelleri ve tıbbi yazarlar tarafından hazırlanmaktadır.
Kaynaklar
Takmak, Ş. (2019). KOAH (Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı)’ta akılcı ilaç kullanımı ve semptom kontrolü eğitiminin öz etkililik, emosyonel durum ve klinik parametrelere etkisi.
Global Initiative for Chronic Obstructive Lung Disease (GOLD). Global Strategy for the Diagnosis, Management, and Prevention of COPD – 2024 Report. https://goldcopd.org (Erişim Tarihi:06.04.2025).
Özdemir, Ç., & Karataş, G. (2024). KOAH Hastalarında Yorgunluk Düzeyi ve Spiritüel İyi Oluş. Gümüşhane Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi, 13(4), 1775-1784.
Türk Toraks Derneği Eğitim Kitapları Serisi 2024 https://toraks.org.tr/ (Erişim Tarihi:06.04.2025).
Smeltzer, S. C., Bare, B. G., Hinkle, J. L., & Cheever, K. H. (2010). Brunner and Suddarth’s Textbook of Medical-Surgical Nursing.
Tashkin, D. P., Celli, B., Decramer, M., Liu, D., Burkhart, D., Cassino, C., & Kesten, S. (2008). Bronchodilator responsiveness in patients with COPD. European Respiratory Journal, 31(4), 742-750.
TIP, S. (2011). Kronik obstrüktif akciğer hastalığı’ında (KOAH) palyatif ve yaşam sonu bakımı. Selçuk Tıp Derg, 28(1), 69-74.
Doyle T, Palmer S, Johnson J, Babyak MA, Smith P, Mabe S, Welty Wolf K, Martinu T, Blumenthal JA. Association of anxiety and depression with pulmonary – specific symptoms in chronic obstructive pulmonary disease. Int J Psychiatry Med 2013; 45 (2): 189-202.