Bu içerikle, orman yangını sonrası havaya karışan kül parçacıklarının sağlığımız üzerindeki olası etkilerini; özellikle çocuklar, yaşlılar ve kronik hastalığı olan bireyler açısından nasıl riskler taşıdığını ve nelere dikkat etmemiz gerektiğini öğreneceksiniz.
Son yıllarda Türkiye’nin dört bir yanında yüreğimizi yakan orman yangınlarıyla karşılaşıyoruz. Bir yerde alevler yükseliyor, sonra gökyüzü karararak başka bir şehirde kül yağıyor…
Belki yangının çıktığı bölgeye kilometrelerce uzaktayız, ama kokusu burnumuzda, dumanı gözümüzde, külü penceremizin camında. O yüzden bu mesele sadece bir orman sorunu değil, hepimizin ortak meselesi.
Bu yazıda, orman yangınlarından sonra havada dolaşan kül partiküllerinin sağlığımız üzerindeki etkilerini, özellikle de çocuklar, yaşlılar ve kronik rahatsızlığı olan bireyler açısından maddeler halinde ele alacağım.
Hazırsanız başlayalım…
Orman Yangını Sonrası Kül Yağışı Sağlığımızı Nasıl Etkiler?
Solunum Yollarında Tahriş ve Daralma
Kül parçacıkları soluduğumuz havayla birlikte burun, boğaz ve akciğerlere kadar ulaşabilir.
Kül, sadece yanmış odun değil; içinde plastik, boya, kimyasal kalıntı gibi zararlı bileşenler de barındırabilir. Bu parçacıklar;
-
Boğazda yanma hissi,
-
Öksürük,
-
Nefes darlığı,
-
Göğüs sıkışması gibi belirtilere neden olabilir.
Özellikle astım hastaları veya KOAH gibi kronik solunum yolu hastalığı olan bireyler için bu durum ciddi krizleri tetikleyebilir.
Çocuklarda Akciğer Gelişimini Etkileyebilir
Çocukların akciğerleri gelişim aşamasında olduğu için kül partiküllerinden daha fazla etkilenir.
Bir çocuğun solunum yolları yetişkinlere göre daha dar ve daha hassastır. Bu da onları dış çevresel faktörlere karşı daha savunmasız hale getirir. Külle dolu havada oyun oynayan ya da dışarıda vakit geçiren çocuklarda;
-
Hırıltılı solunum,
-
Alerjik reaksiyonlar,
-
Uyku problemleri görülebilir.
Bu nedenle çocukların kül yağışı döneminde mutlaka iç mekânda tutulması gerekir.
Gözlerde Yanma, Kaşıntı ve Kızarıklık
Kül sadece solunum yoluyla değil, gözler üzerinden de etkisini gösterir.
Havadaki kül parçacıkları gözün yüzeyine temas ettiğinde;
-
Kaşınma,
-
Kızarıklık,
-
Gözyaşı artışı,
-
Göz enfeksiyonlarına yatkınlık oluşabilir.
Kontak lens kullanan bireyler bu süreçte ekstra dikkatli olmalıdır. Mümkünse lens yerine gözlük tercih edilmeli ve göze temas eden kül steril bir suyla nazikçe temizlenmelidir.
Ciltte Tahriş ve Alerjik Tepkiler
Kül, özellikle hassas cilde sahip bireylerde tahrişe ve alerjik reaksiyonlara neden olabilir.
Kül parçacıkları nemli ciltle temas ettiğinde;
-
Egzama atağını tetikleyebilir,
-
Kaşıntı ve kuruluk yaratabilir,
-
Deride döküntülere neden olabilir.
Bu nedenle yangın sonrası dönemlerde sık duş almak, cildi nemlendirmek ve açık havada uzun süre kalmamak önemlidir.
Kronik Hastalıkları Olanlar Daha Fazla Risk Altında
Kalp hastalığı, diyabet, tansiyon gibi kronik hastalıkları olan bireyler, külün sistemik etkilerinden daha fazla etkilenir.
Kül solunmasıyla birlikte vücutta iltihaplanma artar, bu da;
-
Kalp ritminde bozulma,
-
Tansiyon dengesizliği,
-
Genel halsizlik gibi etkiler doğurabilir.
Bu gruptaki bireylerin günlük ilaçlarını düzenli kullanmaları, dışarı çıkmaktan kaçınmaları ve hava kalitesi bilgilerini takip etmeleri hayati önem taşır.
Yaşlılar İçin Sessiz Tehlike
Yaşlı bireylerin bağışıklık sistemi zayıflamış olabileceği için kül maruziyeti sessiz ama ciddi bir tehdit oluşturur.
Solunum yollarının temizleme kapasitesi yaşla birlikte azaldığı için kül parçacıkları akciğerlerde birikir. Bu durum;
-
Bronşit benzeri şikâyetlere,
-
Uykusuzluk ve iştahsızlığa,
-
Dikkat dağınıklığına yol açabilir.
Yaşlı bireylerin yanında yaşayanların, bu süreçte onları yalnız bırakmamaları çok kıymetlidir.
Psikolojik Etkiler de Göz Ardı Edilmemeli
Sürekli kül yağışı, kararan gökyüzü ve kötü kokular sadece fiziksel değil, duygusal sağlığımızı da etkiler.
Bu süreç;
-
Stres seviyesini artırabilir,
-
Kaygı bozukluklarını tetikleyebilir,
-
Uyku kalitesini düşürebilir.
Özellikle çocuklar “gökyüzü neden böyle?”, “neden dışarı çıkamıyorum?” gibi sorularla endişe duyabilir. Bu nedenle çocuklara durum sade bir dille anlatılmalı, onların duygularına alan açılmalıdır.
Bağışıklık Sistemi Baskılanabilir
Kül parçacıkları vücutta serbest radikalleri artırarak bağışıklık sisteminin zayıflamasına neden olabilir.
Bu süreçte;
-
Enfeksiyonlara yatkınlık artabilir,
-
Mevcut hastalıklar şiddetlenebilir,
-
Vücut toparlanmakta zorlanabilir.
Bu nedenle bol su içmek, C vitamini ve antioksidan yönünden zengin besinler tüketmek koruyucu bir kalkan oluşturabilir.
Evdeki Hava Kalitesi de Bozulur
Kül parçacıkları açık pencerelerden, balkonlardan veya kapı aralıklarından evin içine sızabilir.
Evde sürekli bir kül kokusu, toz hissi ya da göz yanması yaşanıyorsa bu iç hava kalitesinin bozulduğuna işarettir. Bu durumu azaltmak için;
-
Pencereler kapalı tutulmalı,
-
Havayı filtreleyen cihazlar kullanılmalı,
-
Yüzeyler nemli bezle sık sık silinmelidir.
Orman yangınlarının ardından yağan küller sadece doğaya değil, vücudumuza da zarar verebilir. Bu zararlar bazen hemen hissedilmese de, özellikle hassas gruplarda zamanla ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir.
Bu nedenle, kül yağışı görülen dönemlerde sadece yangın bölgesindekiler değil, çevre illerde yaşayanlar da kendilerini koruma altına almalıdır. Özellikle çocukların, yaşlıların ve kronik hastalığı olan bireylerin sağlıklarını korumak hepimizin ortak sorumluluğu.
Orman Yangını Sonrası Kül Yağışından Nasıl Korunuruz? adlı yazımla kül yağışından nasıl korunabileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Simbians Platformu ile doğru ve güncel sağlık bilgisinin erişilebilir olmasını sağlıyoruz. Tüm içerikler sadece sağlık profesyonelleri ve tıbbi yazarlar tarafından hazırlanmaktadır.