Hastane koridorlarında gün doğumunu kaç kez gördünüz?
Nöbet odasında soğuk bir kahveyi yudumlarken saate kaç kez bakıp “gece hiç bitmeyecek” diy e düşündünüz?
Sağlık çalışanı olmak sadece bilgi ve beceriyle değil, aynı zamanda bedensel ve ruhsal dayanıklılıkla da ilgili. Fakat bu yoğun tempoda çoğumuzun en çok ihmal ettiği şeylerden biri beslenme.
Oysa ki bizler, hastalara sağlıklı yaşam alışkanlıkları önerirken kendi düzenimizde çoğu zaman sınıfta kalıyoruz. “Hastalarımıza şekerli içecekleri azaltın” derken, sabahın dördünde bir kola açtığımız oluyor.
Şimdi bu yazıda biraz içtenlikle kendi gerçeklerimizden bahsedelim.
Nöbetlerde beslenme düzenimiz nasıl bozuluyor, bu durum bize neye mal oluyor ve en önemlisi bunu nasıl daha sağlıklı bir hale getirebiliriz?
Sağlık Çalışanlarında Uzun Süren Nöbetlere Dayalı Beslenme
Doğru Beslenme Nedir, Neden Önemli?
Doğru beslenme; çeşitlilik, denge ve düzen üzerine kuruludur. Yani vücudun ihtiyaç duyduğu karbonhidrat, protein, yağ, vitamin ve minerallerin yeterli ve dengeli miktarlarda alınması demektir.
Ama sağlık çalışanı için doğru beslenmenin bir başka boyutu var: işlevsellik. Yani tükettiğimiz her lokma, uzun saatler ayakta kalmaya, yoğun stresle başa çıkmaya, hızlı kararlar almaya ve hastalarımıza karşı sabırlı olmaya hizmet etmelidir. Yanlış seçimler ise kısa vadede yorgunluk ve konsantrasyon kaybı, uzun vadede obezite, sindirim sorunları ve duygu durum bozuklukları olarak geri döner.
Nöbet Koşullarında Beslenme Neden Bozuluyor?
Biyolojik Saatin Savaş Alanı
Uzun süren nöbetler, biyolojik saatimizi altüst eder. Vücudumuzun uykuya hazırlanması gereken saatlerde bizler kan alma, acil müdahale ya da hasta yakınlarıyla iletişimle uğraşırız. Bu dengesizlik glikoz metabolizmasını bozar, açlık-tokluk sinyalleri karışır.
Öğün Atlamanın Kısır Döngüsü
Yoğun iş yükü, acil çağrılar ve bazen sadece unutkanlık nedeniyle öğünler atlanır. Ancak atlanan öğünler, bir sonraki molada aşırı yeme isteği yaratır. Çoğumuz “gece 3’te koca bir tabak makarna” ya da “iki porsiyon tatlı” yemişizdir.
Hastane Yemekleri ve Fast Food Tuzakları
Gerçekçi olalım: Hastane yemekleri her zaman iştah açıcı değildir. “Yemektense dışarıdan söylerim” demek çoğu zaman daha cazip gelir. Ancak fast food ve paketli gıdalar, yüksek tuz ve trans yağ içeriğiyle bizi günü kurtarsa da uzun vadede yıpratır.
Susuzluğu Fark Etmemek
Su içmeyi çoğu kez unuturuz. Saatlerce maske altında, yoğun tempoda çalışan bir sağlık çalışanının en çok yaşadığı sorunlardan biri dehidratasyondur. Baş ağrısı, halsizlik ve odaklanma güçlüğünün çoğu zaman nedeni bu basit eksikliktir.
Kafeinle Dost-Düşman İlişki
Nöbet deyince akla gelen ilk şeylerden biri kahvedir. Kafein, bir noktaya kadar bizi dinç tutar. Ama aşırıya kaçıldığında çarpıntı, mide rahatsızlıkları ve uyku bozukluklarına yol açar. “Bir fincan güç verir, üç fincan elimizi titretir” sözü hiç de abartı değildir.
Tüm Bunların Sonucunda Ne Oluyor?
Beslenme düzensizlikleri sadece kilo kontrolünü etkilemez. Daha derin etkileri vardır.
-
Obezite ve Metabolik Sendrom: Uzun vadeli fast food alışkanlığı, hareket azlığı ile birleşince kilo artışı kaçınılmaz olur.
-
Duygu Durum Bozuklukları: Dengesiz beslenme, serotonin ve dopamin dengesini bozar. Bu da depresif ruh haline, sinirliliğe veya anksiyeteye yol açabilir.
-
Uyku Problemleri: Hem biyolojik saat bozulur hem de ağır gıdalar uykunun kalitesini düşürür.
-
Sindirim Sistemi Sorunları: Gastrit, reflü, bağırsak tembelliği sağlık çalışanlarında sandığımızdan daha yaygındır.
Daha Sağlıklı Bir Nöbet Beslenmesi Mümkün mü?
Bu burada işin en güzel tarafına geliyoruz.
Evet, mümkün. Ufak ama bilinçli adımlarla kendimize daha iyi bakabiliriz.
Bazı önerilerimi paylaşmak istiyorum.
Nöbet Öncesi Akıllı Hazırlık
Nöbete tok ama ağır olmayan bir öğünle başlamak çok önemlidir. Örneğin, tam tahıllı bir sandviç, yanında yoğurt ve bir porsiyon meyve… Bu tarz bir seçim hem uzun süre tok tutar hem de mideyi yormaz.
Ara Öğünleri Atlamamak
Kuruyemiş, yoğurt, taze meyve, galeta gibi küçük atıştırmalıklar uzun nöbetlerde kurtarıcıdır. “Molaya çıkacak zamanım yok” dediğinizde bile çantadan çıkarıp birkaç dakikada tüketilebilir.
Su Şişesini Görünür Kılmak
Masada ya da çantada göz hizasında duran bir su şişesi, farkında olmadan su içmeyi kolaylaştırır. Günde 2-2.5 litre suyu hedeflemek, nöbet yorgunluğunu hafifletir.
Kafeini Kontrol Etmek
Bir kahve sizi ayakta tutar ama ikinciyi düşünürken “Gerçekten buna ihtiyacım var mı?” diye kendinize sorun. Akşamüstünden sonra kafein alımını sınırlamak, nöbet sonrası uykuya geçişi kolaylaştırır.
Nöbet Sonrası Hafif Beslenmek
Nöbet bittiğinde çoğumuzun aklı “şöyle güzel bir kahvaltı yapayım”da olur. Ancak ağır ve yağlı besinler yorgun vücudu daha da zorlar. Bunun yerine hafif çorba, salata veya yoğurtlu sebze gibi sindirimi kolay yiyecekler tercih edilebilir.
Peki, Bunları Yapmazsak Ne Olur?
Cevabı hepimiz biliyoruz ama dile getirmekten kaçıyoruz.
-
Kilo artışı ve obezite riski
-
Duygu durum bozuklukları ve tükenmişlik sendromu
-
Uyku düzensizlikleri
-
Kronik gastrit, reflü ve bağırsak sorunları
Yani aslında biz, kendi sağlığımızı ihmal ederek hem mesleki verimimizi düşürüyor hem de uzun vadede kendi hayat kalitemizi zedeliyoruz.
Biz sağlık çalışanları, çoğu zaman başkalarının sağlığı için kendi ihtiyaçlarımızı geri plana atıyoruz. Ama unutmamamız gereken bir şey var: Boş bir bardaktan kimseye su verilemez. Eğer biz iyi beslenmez, iyi uyumaz ve kendimize iyi bakmazsak; başkalarına şifa dağıtmamız da giderek zorlaşır.
Bu nedenle, küçük ama bilinçli adımlarla beslenme alışkanlıklarımızı iyileştirmek, sadece kendi sağlığımız için değil, aynı zamanda hizmet verdiğimiz tüm bireyler için bir sorumluluk. Çünkü biz, onların umutla baktığı elleriz.
Simbians Platformu ile doğru ve güncel sağlık bilgisinin erişilebilir olmasını sağlıyoruz. Tüm içerikler sadece sağlık profesyonelleri ve tıbbi yazarlar tarafından hazırlanmaktadır.