Bu içerikte, çocukların televizyon, tablet ve telefon gibi ekranlardan binlerce kelime duymalarına rağmen neden hâlâ iki kelimelik cümle kurmakta zorlandıklarını; “Pasif Sözcük Sendromu” olarak tanımlanan bu durumun dil gelişimi üzerindeki etkilerini ve Dil ve Konuşma Terapistleri (DKT) tarafından önerilen çözüm yollarını bulacaksınız.
Çocuğunuzun televizyondan öğrendiği binlerce kelime var, peki neden hala iki kelimelik cümle kurmakta zorlanıyor?
Sorun, ne kadar kelime duyduğu değil, o kelimelerle ne yaptığı.
Günümüzde ekranlar (telefon, tablet, TV) maalesef birçok ebeveyn için bir “dost” veya geçici bir “dadı” rolü üstleniyor. Ancak biz Dil ve Konuşma Terapistleri (DKT) olarak, bu durumun dil gelişiminde sessiz ve sinsi bir risk taşıdığını gözlemliyoruz. Bu riske biz “Pasif Sözcük” sendromu diyoruz.
Aktif İletişim vs. Pasif Alım Kavramı
Bir çocuk dili, ancak geri bildirim alabildiği bir etkileşim döngüsü içinde öğrenir. Bu döngü şöyledir.
- Çocuk ses çıkarır/kelime söyler.
- Ebeveyn tepki verir, genişletir veya onaylar.
- Çocuk tekrar tepki verir.
Bu aktif iletişim sürecinde, kelime anlam kazanır ve ifade edici dil (konuşma) becerisine dönüşür.
Pasif Sözcük Nedir?
Ekranlar, bu döngüyü tamamen kırar. Çocuk, kelimeyi ekranda duyar ve beynine kaydeder. Ancak bu kelimeye tepki verdiğinde (gülme, işaret etme, ses çıkarma) ekrandan bir yanıt alamaz. Dolayısıyla, kelime dağarcığına pasif olarak girer ama kelimeyi kullanma becerisine dönüşmez. Bu nedenle, pasif olarak çok kelime bilen bir çocuk, o kelimeleri kullanmakta zorlanır.
Ekranın Dil Gelişimindeki Üç Büyük Engeli
Ekranlar, dilin doğal gelişimini üç temel alanda sabote edebilir.
Etkileşim Kıtlığı: Sosyal İletişimin Temeli Çatlıyor
İletişim, sadece kelimelerden ibaret değildir; aynı zamanda sırayla konuşma (turn-taking), mimikleri okuma, ses tonunu anlama gibi sosyal becerileri gerektirir. Ekranlar tek yönlü olduğu için, çocuğun bu hayati sosyal iletişim işlevlerini öğrenmesini engeller.
Hız ve İşleme Güçlüğü
Çoğu çocuk içeriği ve reklamların hızı, küçük çocukların beyninin işleme ve anlamlandırma hızından çok daha yüksektir. Bu yüksek tempo, çocuğun kelimeyi ve olay örgüsünü derinlemesine anlamasına fırsat vermez. Hatta beyni sürekli uyarılmış halde tutarak dikkat süresini de olumsuz etkileyebilir.
Betimleme Eksikliği
Canlı etkileşimde ebeveynler, çocuğun odaklandığı nesneleri betimleyerek dili somutlaştırır (“Aaa, gördün mü? Kocaman sarı bir kamyon geçiyor!”). Ekranlar çocuğun dikkatini manipüle eder ama bu zengin dilsel desteği sunmaz.
Dil ve Konuşma Terapistleri Olarak Çözüm Önerilerimiz: Ekranı Eğitime Çevirin
Ekranı tamamen yasaklamak yerine, DKT prensipleriyle kullanım şeklini değiştirmenizi öneriyoruz.
“Eş-İzleyici” Olun ve Betimleme Yapın.
Çocuğunuz bir şey izlerken yanında oturun. Pasif kalmayın! Ekranda gördüğünüz olayları, çocuğunuzun anlayacağı dilde betimleyin ve yorumlayın.
Örnek: Karakter ağlıyorsa: “Ay, üzüldü mü o? Gözünden yaşlar akıyor.”
Dil Köprüsü Kurun (Ekranı Kapatın, Hayata Geçin)
İzleme süresi bittikten sonra, ekranda geçen olayları gerçek hayattaki bir oyuna taşıyın.
Örnek: Ekranda hayvanları izlediniz mi? Hayvan sesleri çıkarın, bloklarla bir çiftlik yapın.
Etkileşim Odaklı Uygulamaları Tercih Edin.
Şarkı söylerken harekete geçmeyi veya basit sorulara dokunarak cevap vermeyi gerektiren etkileşimli uygulamaları, pasif izleme gerektiren içeriklere tercih edin.
Dil öğrenimi bir gösteri izlemek değil, karşılıklı bir dans etme becerisidir. Çocuğunuzla göz teması kurarak, onun tepkilerine yanıt vererek ve oyuna katılarak bu dansa katılın.
Ekran kısıtlamasına ve aktif çabalarınıza rağmen ifade edici dilde (konuşmada) gecikme devam ediyorsa, lütfen bir Dil ve Konuşma Terapisti’nden profesyonel bir değerlendirme randevusu almayı ihmal etmeyin.
Simbians Platformu ile doğru ve güncel sağlık bilgisinin erişilebilir olmasını sağlıyoruz. Tüm içerikler sadece sağlık profesyonelleri ve tıbbi yazarlar tarafından hazırlanmaktadır.

