Bu içerikle üzüntünün neden bu kadar güçlü hissettirdiğini, düşüncelerimizin duygularımızı nasıl şekillendirdiğini, hayatın ağırlığını hafifletebilmek için hangi içsel değişimlere ihtiyaç duyduğumuzu ve üzüntüyü yönetebilmek için uygulayabileceğiniz bilimsel ve felsefi yöntemleri öğreneceksiniz.
Üzüntüyü Nasıl Yenebiliriz?
Üzüntü, insan yaşamının kaçınılmaz bir misafiridir. Bazen hafifçe kapımızı çalar, bazen de içeriye girip tüm odamızı doldurur. Fakat çoğumuzun gözden kaçırdığı bir gerçek vardır: Üzüntüyü yenmenin yolu dışarıdan değil, içeriden geçer. Dış koşulları değiştirmek her zaman mümkün olmayabilir; ancak düşüncelerimizi, bakış açımızı ve duygularımızı yönetme biçimimizi değiştirmek tamamen bizim elimizdedir.
İşte bu yazımda, üzüntünün içimizdeki köklerini anlamayı ve onu hafifletmek için atılabilecek adımları sade bir dille anlatıyorum.
Üzüntüyü Yenmek Kendimizle Başlar
Bir kişi üzüntüsünü azaltmak için başkalarını değiştirmeye çalışıyorsa, aslında en zor yolu seçmiş demektir. Çünkü hayatın en temel yasası şudur.
Kendimizi değiştirmeden dünyayı değiştiremeyiz.
Cahil insan dış koşulları suçlar…
“Bu olsaydı mutlu olurdum.”
“Şu kişi böyle davranmasaydı daha iyi hissederdim.”
Oysa bilge insan bilir ki mutluluk da mutsuzluk da kendi iç dünyasında başlar ve biter.
Üzüntüyü azaltmak için ilk adım, kontrol edemediğimiz şeylerden uzaklaşıp kontrol edebileceğimiz tek yere yönelmektir: zihnimize.
Düşüncelerimiz Duygularımızın Mimarıdır
Psikolojide önemli bir gerçek vardır.
Düşünceler duyguları doğurur.
Bir insan iyi şeyler düşünürken kötü hissedemez.
Kötü hisseden kişi de mutlaka zihninden olumsuz düşünceler geçiriyordur.
Bu nedenle duygu değişikliğinin yolu, önce düşünce değişiminden geçer.
-
“Ya başarısız olursam?” düşüncesi → kaygı yaratır.
-
“Her şeyi yine ben yanlış yapıyorum.” düşüncesi → suçluluk üretir.
-
“Neden herkesin hayatı daha iyi?” düşüncesi → üzüntüyü derinleştirir.
Aynı olay, iki farklı zihinde iki farklı duygu oluşturur.
Çünkü duyguyu belirleyen olay değil, olaya dair düşüncemizdir.
Bu nedenle; hayatınızı değiştirmek istiyorsanız, önce düşüncelerinizi değiştirin.
Şükür: Üzüntünün En Sessiz İlacı
Üzüntüyü hafifletmenin en güçlü yollarından biri, sahip olduklarımıza odaklanmaktır. Olmayan şeylere odaklanmak, zihni bir karanlığa sürüklerken; sahip olduklarımızı fark etmek içsel bir aydınlanma yaratır.
Her gün sayabileceğimiz nimetin sayısı düşündüğümüzden çok fazladır.
-
Sağlıklı uyanmak,
-
yürüyebilmek,
-
sevdiklerimizin varlığı,
-
temiz su,
-
güvenli bir ev,
-
nefes alabilmek…
Nankörlük insanı karanlığa çeker; şükür ise ruhu genişletir.
Kıskançlık, alınganlık, öfke ve açgözlülük gibi duyguların hepsi, üzüntü üretir. Çünkü bu düşünceler kişinin bakış açısını daraltır.
Şükür ise zihni ferahlatır. Üzüntüyle dolu bir zihin, minnettarlık düşüncesiyle aynı anda var olamaz.
Duyguları Seçebilme Gücü: Zannettiğimizden Daha Güçlüyüz
Birçok insan duygularının tamamen kontrol dışı olduğunu zanneder.
Oysa modern psikoloji gösteriyor ki;
Duygular bir sonuçtur, sebep değil. Sebep ise çoğu zaman düşüncelerimizdir.
Bu nedenle üzüldüğümüzde kendimize sormamız gereken temel soru şudur.
“Şu an ne düşünüyorum ki bu duyguyu hissediyorum?”
Seçenek her zaman vardır.
-
Üzüntü yerine huzuru,
-
umutsuzluk yerine umudu,
-
kıyas yerine minnettarlığı seçebiliriz.
Bu seçim bir anda her şeyi değiştirmese de yönümüzü değiştirir. Yön değişince yol da değişir.
Bakış Açısını Değiştirmek Hayatı Hafifletir
Epikür der ki;
- “Bilge insan, sahip olduklarına sevinir; cahil insan, sahip olamadıklarına üzülür.”
Hayatın yükü çoğu zaman olayların kendisinden değil, onları yorumlama biçimimizden doğar.
Aynı olay;
-
Bir kişi için yıkım,
-
Bir diğeri için öğrenme,
-
Başka biri için güçlenme fırsatı olabilir.
Bu farklılık “olaylardan” değil, “bakış açısından” kaynaklanır.
Olayları değiştiremeyiz, ama bakış açımızı her zaman değiştirebiliriz.
Einstein’ın Uyarısı: Yeni Sonuçlar İçin Yeni Düşünceler Gerekir
Einstein’ın çok bilinen cümlesi aslında hayatın özeti gibidir.
Aynı şeyi tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemek deliliktir.
Eğer her gün aynı şekilde düşünüyor, aynı tepkileri veriyor ve aynı düşünce döngüsünde dönüyorsak:
-
Üzüntü azalmaz,
-
sorunlar çözülmez,
-
hikâye değişmez.
Yeni bir duygu için önce yeni bir düşünce gerekir. Yeni bir düşünce ise farkındalıkla başlar.
Gereksiz Tartışmalardan Uzak Durmak: Duygusal Enerjiyi Korumak
Üzüntüyü artıran en görünmez nedenlerden biri de gereksiz tartışmalara girmektir. Tartışmalar çoğu zaman bir fikir alışverişinden çok, ego savaşlarına dönüşür.
Cemil Meriç ne güzel söylemiş…
Söz kifayetsiz kalacaksa susmalı insan. Fazladan izahat, lisanen kabahattir.
Her tartışmanın bir bedeli vardır.
-
Ruhsal yorgunluk,
-
kırgınlık,
-
pişmanlık,
-
suçluluk,
-
zaman kaybı.
Bazen en bilge davranış susmak ve geriye çekilmektir. Çünkü her tepki hak edeni yüceltmez; bazen sadece yorulur.
Üzüntüyü Azaltmak İçin Atılabilecek Küçük Ama Etkili Adımlar
Aşağıdaki yöntemler günlük hayatta uygulanabilir ve bilimsel araştırmalarla desteklenmiştir.
Yazmak (Duygu boşaltma tekniği)
Duyguları yazmak, zihni rahatlatır ve üzüntüyü %40 azaltır (Pennebaker çalışmaları).
Mindfulness nefes egzersizleri
Günde 5 dakika bile kortizol seviyesini düşürür.
Güne minnettarlıkla başlamak
Uyandıktan sonra üç minnettarlık maddesi yazmak ruh halini gün boyu dengeler.
Sosyal temas kurmak
İnsan beyni yalnız kaldığında olumsuza odaklanır. Bağ kurmak üzüntüyü yumuşatır.
Kendimize nazik davranmak
Öz şefkat çalışmaları üzüntüyle mücadelede psikoterapi kadar etkilidir.
Üzüntü hayatın doğal bir duygusudur; tamamen yok edilemez. Ama üzüntünün hayatımızdaki yerini ne kadar genişleteceğimize biz karar veririz.
Düşüncelerimizi dönüştürdükçe, sahip olduklarımıza odaklandıkça, gereksiz tartışmalardan uzak durdukça ve duygularımızı seçmeyi öğrendikçe üzüntü dağılmaya başlar.
İnsan kendi iç dünyasını düzenlediğinde, hayatın yükü hafifler. Ve bir noktadan sonra fark ederiz ki; üzüntü bizi değil, biz üzüntüyü yönetiyoruz.
Simbians Platformu ile doğru ve güncel verimlilik ve sağlık bilgisinin erişilebilir olmasını sağlıyoruz. Tüm içerikler sadece sağlık profesyonelleri ve tıbbi yazarlar tarafından hazırlanmaktadır.

