Yenidoğandan yaşlılığa kadar her yaş grubundaki birey hayatının belirli dönemlerinde geçici ya da sürekli olarak ilaç tedavisine ihtiyaç duymuştur.
Peki, hayatımızın hemen her döneminde ihtiyaç duyabileceğimiz ilaçları ne kadar akılcı kullanıyoruz?
Öncelikle akılcı ilaç kullanımını tanımlayacak olursak, hastanın klinik bulguları doğrultusunda kullanması uygun görülen ilacın doğru temininden doğru doz ve süreyle kullanımına kadarki sürecin tamamıdır diyebiliriz. Özellikle yaşlılık çağına gelindiğinde yaşlanmayla birlikte vücutta meydana gelen değişimler yaşlının yaşama ve çevre koşullarına uyumunu azaltmaktadır. Bununla birlikte kullanılan ilaç sayısı da bu dönemde artış göstermektedir. Bu artış çoklu ilaç kullanımı dediğimiz durumun ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Yaşlılık ve çoklu ilaç kullanımı kavramlarının birbirlerine olan etkisini inceleyeceğimiz bu yazıya ilk olarak hedef kitlemiz olan yaşlıları daha yakından tanıyarak başlamak istiyorum.
Yaşlı Hastaların Özellikleri Nelerdir?
Toplum genelinde oranları giderek artmakta olan yaşlı nüfusu artan ortalama yaşam süresiyle birlikte bazı fizyolojik ve fiziksel değişimler yaşar. 65 yaş üstüne gelindiğinde ise ilaç tedavisi sanıldığından daha karmaşıktır çünkü bu hastaların %80’i en az bir kronik hastalığa sahiptir. Bu durum beraberinde birden fazla ilaç kullanımını getirir. İlaç çeşitliliği, birden fazla hekimin reçetelendirdiği tedavi ve bu ilaçların bir arada kullanımı bazı istenmeyen ilaç etkileşimlerine ve yan etkilere neden olmaktadır.
Yaşlılıkta sık görülen sağlık sorunlarına bakacak olursak duyusal bozukluklar bunların başında gelir diyebiliriz. Yaş ilerledikçe tüm organlarda meydana gelen yaşlanma belirtileri işitme ve görme duyularında da kendini gösterir.
Kas-iskelet sistemindeki bozulmalar, dengedeki ve motor koordinasyondaki bozulmalar da bir diğer önemli sağlık sorunudur. Yaşlılık dönemiyle birlikte artan düşme riski ve çevreye uyumun görece azalması yaşlının ortama değil, çevre ve yaşam koşullarının yaşlıya uyarlanmasını gerekli kılmıştır.
Yaşlılıkla beraber başta unutkanlık olmak üzere; çeşitli bilişsel bozukluklar ortaya çıkar. Konfüzyon (bilinç bulanıklığı) ve alzheimer da bunlara örnek olarak verilebilecek günlük yaşam aktivitelerini oldukça etkileyen, tedavi ve takip altında tutulması gereken hastalıklardandır. Sıralamaya devam edecek olursak; kardiyovasküler hastalıklar, diyabet, idrar kaçırma, anemi, malnütrisyon (beslenme bozukluğu) ve kanserler de bu hastalıklardan bazılarıdır.
Yaşlılıkla birlikte bu hastalıklara sahip olan bireylerin ilaçlarını akılcı kullanma ile ilgili bazı problemler yaşadığı yapılan çalışmalarla gösterilmiştir. İlaçları almayı unutma, ilaç kullanımını hekime danışmadan sonlandırma, farmasötik formları uygulama ve ambalajlarını açmada el becerisindeki kayıptan etkilenme bu problemler arasında sayılabilir.
Çoklu İlaç Kullanımının Tedavi Rejiminde Güncel Yaklaşımlar
Birden fazla ilacın reçetelendirildiği yaşlı hastalarda tedaviye uyumu artırmak için dünya genelinde bazı farmasötik bakım yaklaşımları geliştirilmiştir. Bunlar çok bölmeli doz uygulama desteği kullanımıyla kombine olarak düzenli hasta takibi, bireyselleştirilmiş ilaç kartları ile kombine olarak grup eğitimi ve rejim sadeleştirme üzerine yoğunlaşan eczacı tarafından ilaç gözden geçirme olarak sayılabilir. Çoklu ilaç kullanımının iyileştirilmesine yönelik güçlü bir yaklaşım da kronik hastalığı olan yaşlıların eczanede veya evinde gerçekleştirilebilecek olan ilaç gözden geçirme hizmetidir.
Çoklu ilaç kullanımının akılcı yaklaşımda önemli bir kavram olan ilaç gözden geçirme dört farklı şekilde uygulanabilir;
Tip 1: Eczaneye gelen hastanın tıbbi geçmiş bilgileri incelenerek basit bir ilaç gözden geçirme yapılabilir. Bu kontrol bazı temel yan etkileri, olağandışı dozları ve bazı uyum sorunlarının ortaya çıkmasını ve iyileştirilmesini sağlayabilir.
Tip 2A: İlaç geçmişi incelenirken doğrudan hastadan elde edilebilecek bilgileri de dikkate alan orta düzey bir ilaç gözden geçirme yapılabilir. Tip 1’ deki incelemede elde edilen bulgulara ek olarak burada ilaç-besin etkileşimleri, etkililik sorunları, yan etkiler ve OTC ilaçlarla ilgili sorunlar da gözlemlenebilir.
Tip 2B: Aile hekiminden elde edilen bilgilere de dayanan orta düzey ilaç gözden geçirmelidir. Burada ayrıca kullanılan ilaçlar için endikasyonlar ve endikasyon olmadan alınan ilaçlar hakkında da ek bilgi elde edilebilir.
Tip 3: İlaç geçmişine, hasta bilgilerine ve klinik bilgilerine dayanan ileri düzey ilaç gözden geçirmelidir. Burada doz sorunları hakkında daha fazla bilgi edinilebilir.
İlaç gözden geçirme eczaneye başvurabilen hastalara sağlanabilmesi açısından bazı lojistik dezavantajlara sahip olsa da geliştirilmeye ve yaygınlaştırılmaya oldukça açık bir yaklaşımdır. Bu sistemden sağlanabilecek maksimum verim kuşkusuz hekim ile eczacı arasında iyi bir çalışma ilişkisi olduğunda sağlanabilecektir. Göz önünde bulundurulması gereken bir diğer husus ise bu hizmetin sunulabilmesi için hastanın rızası ve iş birliğinin gerekli oluşudur. Bilişsel bozukluğu olan bir hastada bunu elde etmek kimi zaman zor olabilir. Bununla birlikte yaşanan lojistik problemlerin de üstesinden gelindiği zaman ilaç gözden geçirme çoklu ilaç kullanımını yönetmek için çok iyi bir mekanizma sağlayabilir.
Bugün haplarımı aldım mı, almadım mı?
Yaşlılıkla birlikte daha sık duymaya başladığımız bu sorunun cevabı ne yazık ki her zaman doğru olmuyor. Günümüzde bu konudaki kafa karışıklıklarını azaltmak için bazı hatırlatıcı sistemler ve doz uygulama araçları kullanılmaktadır. Bununla birlikte hasta yakınları da bu konuda bazı sorumluluklar üstlenebilir.
Güncel uygulamalardan örnek verecek olursak; tablet, kapsül veya blisterlerin paketi üzerine haftanın günleri yazılarak yapılan paketleme biçimi hastaya basit bir doz uygulama desteği sunar ve ağız yoluyla alınan antikoagülanlar gibi günlük dozlamaya uyum gerektiren ilaçların kullanımı için özellikle fayda sağlar.
Dünya genelinde bazı bölgelerde reçeteli bir ilacın ambalajına entegre edilmiş uyumu destekleyici elektronik cihazlarla elektronik doz uygulama destekleri üzerine de yoğunlaşmıştır. Bu cihazlar sesli veya görsel uyarıları içeren hatırlatma sistemleri içerirken hedef kitle olan yaşlı popülasyonunun da bu teknolojiye uyumu göz ardı edilmemeli.
Yaşlı hastalarda tedaviye uyumun sağlanması ve devamlılığının kontrol edilmesi görüldüğü üzere tek bir biçimde sağlanmak zorunda değildir. Burada hastanın bireysel değerlendirilmesinin ve eczacı-hasta arasındaki iyi iletişimin tedaviye uyumsuzluğu azaltmadaki önemi açıkça görülmektedir.
Kaynaklar
Uluslararası Eczacılık Federasyonu (FIP), Yaşlılar Tarafından İlaçların Kullanımı ve Uyumun Arttırılmasında Eczacılığın Görevleri, 2018.
Özçakar N. & Kartal M. Yaşlılarda Çoklu İlaç Kullanımı Konusunda Gözden Kaçanlar, Turkish Family Physician.
Okmeydanı Tıp Dergisi 29(Ek sayı 2):99-105, 2013 doi:10.5222/otd.supp 2.2013.099.