Bu içerikle, kalp durması anında ilk müdahalenin neden hayati olduğunu, Otomatik External Defibrilatör (OED) cihazının nasıl çalıştığını ve neden herkesin kolayca ulaşabileceği yerlerde bulunması gerektiğini öğreneceksiniz.
Bir düşünün…
Yolda yürüyorsunuz. Belki çocuğunuzu okula bırakmışsınız, belki sabah kahvenizi almak için sıradasınız, belki de bir konser kalabalığının içindesiniz. Derken birinin aniden yere yığıldığını görüyorsunuz. Kalbi durmuş olabilir.
O an ne yaparsınız?
Bu sorunun cevabı, bir hayatın kaderini değiştirebilir. Ve bu cevabın içinde sadece iyi niyet değil, bilinç ve bir cihaz gizli: Otomatik External Defibrilatör (OED).
OED’yi belki duymuşsunuzdur, belki hiç adını bile işitmediniz. Ama bilmeniz gereken bir şey var: Bu küçük cihaz, bir insanın kalbini yeniden çalıştırabilir. Üstelik doktor olmanıza, sağlık görevlisi olmanıza gerek yok. OED, sıradan insanların da kullanabilmesi için tasarlanmış. Sizi adım adım yönlendiriyor. Evet, sesli ve görsel komutlarla… Eliniz titrerken bile size ne yapmanız gerektiğini söylüyor.
Kalp durduğu anda zaman da duruyor.
Ve o ilk 3-5 dakika…
İşte orası hayatla ölüm arasındaki o ince çizgi. O çizgide çoğumuz çaresizlikle sadece izliyoruz. Ama bu böyle olmak zorunda değil.
2002’de Chicago’daki havaalanlarında yapılan bir uygulamada OED cihazları yerlere yerleştirildi. Beklenmedik kalp durmalarında yardıma koşanlar eğitimli sağlıkçılar değildi. Yoldan geçen sıradan insanlardı. Ama cihaz sayesinde doğru adımları attılar — ve pek çok hayat kurtuldu.
Türkiye’de hâlâ yolun başındayız.
Ülkemizde OED’ler için yasal düzenlemeler var, evet. Sağlık Bakanlığı, 2015 yılında bu cihazları ilk yardım eğitimlerinin bir parçası haline getirdi. Ama farkındalık çok düşük. OED cihazları alışveriş merkezlerinde, spor salonlarında, okullarda, otellerde ve toplu ulaşım alanlarında hâlâ yeterince yaygın değil. Ve en önemlisi, toplum bu cihazı tanımıyor.
İnsanların büyük bir kısmı, böyle bir cihazın varlığından haberdar bile değil. Oysa kalp krizi, ne yaş ne cinsiyet tanır; nerede ve ne zaman olacağını bilemeyiz. Ama hazır olabiliriz.
Hayat kurtarmak için milyarlar harcamaya gerek yok.
Bugün şehirlerin göbeğine yapılan devasa yapılar var. AVM’ler, spor kompleksleri, gökdelenler… Ama o yapıların içinde sadece birkaç bin liralık bir cihaz yerleştirilmediği için, her gün insanlar hayatlarını kaybediyor olabilir.
Şöyle düşünün.
Sevdiklerinizle bir restorandasınız. Babanız, eşiniz, arkadaşınız birden göğsünü tutuyor, yere yığılıyor. Yan masadaki biri ayağa fırlıyor. Duvarın köşesindeki kutuyu açıyor, OED cihazını alıyor. Cihaz ona ne yapması gerektiğini söylüyor. Ve o an… Kalp tekrar atmaya başlıyor.
Bu yalnızca bir senaryo değil. Bu gerçek olabilir. Bu mümkün.
Ama önce tanımak, anlamak ve yaygınlaştırmak gerek. OED yalnızca bir cihaz değil; aynı zamanda, çaresizliğe karşı elimizdeki en güçlü silahlardan biri.
Peki biz hazır mıyız?
Haydi, bu soruyu birlikte yeniden soralım.
Bir gün birinin kalbi gözümüzün önünde durduğunda, biz sadece izleyen mi olacağız, yoksa müdahale eden mi?
Simbians Platformu ile doğru ve güncel sağlık bilgisinin erişilebilir olmasını sağlıyoruz. Tüm içerikler sadece sağlık profesyonelleri ve tıbbi yazarlar tarafından hazırlanmaktadır.
Kaynaklar
Caffrey, S. L., Willoughby, P. J., Pepe, P. E., & Becker, L. B. (2002). Public use of automated external defibrillators. New England Journal of Medicine, 347(16), 1242–1247.
T.C. Sağlık Bakanlığı. (2015). İlkyardım Yönetmeliği. 29.07.2015 tarih ve 29429 sayılı Resmî Gazete.
American Heart Association. (2020). Highlights of the 2020 AHA Guidelines for CPR and ECC.