Ben tek başıma ne yapabilirim ki?
Pek çoğumuz bu cümleyi kurmaktan asla usanmıyor, hatta aksine vicdanını rahatlatmak için ısrarla arkasına saklanıyor. Tek başımıza gerçekten hiçbir şey yapamaz mıyız? Bir olmadan birlik olamaz mı? Çöpüne Sahip Çık Vakfı bu sorularımıza yanıt buluyor.
Dergimizin bu sayısında bizlerin davetini kabul ederek katkılar sunan Çöpüne Sahip Çık Vakfı’yla beraberiz. Keyifli okumalar!
Merhabalar, öncelikle dergimizin yeni sayısında bizlerle olmayı kabul ettiğiniz için teşekkür ederek söze başlamak istiyoruz. Röportaj sorularımız aşağıdaki gibidir:
Nedir bu ‘Çöpüne Sahip Çıkmak’, hangi ihtiyaçlarla kurulmaya karar verildi?
Çöpüne Sahip Çık Vakfı 2015 yılında Murat Vargı’nın liderliğinde kuruldu. Kendisi çöp ve çevre konusuyla ilgili çalışmaları hep destekledi, hatta Vakıf kurulmadan önce çöp ve geri dönüşüm konularında farkındalık yaratmaya yönelik kamu spotları hazırlanıp Çevre ve Şehircilik Bakanlığına verildi. Sonrasında özellikle çöp sorununa ve bu konudaki farkındalığa odaklanan başka bir sivil toplum kuruluşu da olmadığı için kurumsallaşma ihtiyacı görüldü ve bu alandaki ihtiyacı karşılamak amacıyla Çöpüne Sahip Çık Vakfı kuruldu.
Çalışmalarımızı toplumda çevre bilinci ve davranış dönüşümü oluşturmak üzere, kampanyalar düzenlemek, araştırmalar yapmak, eğitici ve teşvik edici projeler geliştirmek, iyi uygulamaları yaygınlaştırmak, çevre ve atık yönetimi politikalarına katkı sağlamak doğrultusunda gerçekleştiriyoruz. Bu kapsamda belediyelerle işbirlikleri, toplumsal/sosyal araştırmalar, eğitim proje ve programları, her türlü mecrada iletişim ve farkındalık çalışmaları, model proje ve uygulamalar geliştirerek hayata geçiriyoruz.
Çöpüne Sahip Çık gönüllüsü ne/neler yapar?
Çöpüne Sahip Çık Vakfının 2020 yılında kurulmuş bir gönüllü web sitesi var. Gönüllüler vakıf çalışmalarının temelini oluşturan ofis çalışmalarına ve sahadaki çeşitli etkinliklere işgücü desteği sağlıyor. Bu kapsamda gönüllülerden kendi beceri, uzmanlık alanı ya da bilgilerini değerlendirerek hizmet vermelerini bekliyoruz. Şunu belirtmekte fayda var gönüllü katılımla gerçekleştirdiğimiz çevre temizliği etkinliklerinin amacı başkaları tarafından çevreye atılan çöpleri toplayarak çevre temizliği yapmaktan ziyade etkinlik yoluyla çevredekilerin dikkatlerinin çekilmesi ve farkındalıklarının artırılması.
Vakfın web sitesinden ‘Gönüllü Bölümüne’ erişmek, bilgi edinmek ve gönüllü çalışmalara katılmak için buraya kaydolmak mümkün.
Kimler gönüllü olabilir?
18 yaşından büyük herkes gönüllü olabilir.
Gündelik yaşamımızda çöpümüzü çöpe atmak dışında sorumluluklarımız var mı? Varsa bu sorumluluklarımız nelerdir?
Yapmamız gereken her şeyi 4 kelimeyle ifade edebiliriz: Reddet, azalt, yeniden kullan, geri dönüştür.
Burada “reddetmek” bize her pazarlanan şeyi değil ihtiyacımız olanları tüketmek; “azaltmak” ihtiyacımız olduğu kadar tüketmeyi; “yeniden kullanmak” kullanılabilir durumdaki şeyleri yeniden kullanmamızı ya da başkalarına kullandırmamızı ifade ediyor. Bütün bu önlemleri alıp hayat tarzımızı buna uygun hale getirdikten sonra ortaya çıkan az miktarda çöpü de ayrıştırarak geri dönüşüme yollamamız gerekiyor. Bunları yaptığımızda kalan çöp miktarının ne kadar azaldığını göreceğiz. Bunları yapmak demek hayatımızı alt üst etmek ya da tüm konfor ve zevklerimizden vazgeçmek anlamına gelmiyor. Yalnızca tüketirken ve atarken doğayı ve diğer insanları da düşünelim diyoruz. “Ben tek başıma ne yapabilirim ki?” sorusunun ardına sığınmak için artık çok geç. Gezegenimizin geleceği, kendi geleceğimiz için her bireyin teker teker sorumluluk üstlenmesinden başka bir çaremiz yok. Ve unutmayalım: Tek kullanımlık ürünleri hayatımızdan çıkarmalıyız!
Çocuk bezi, hasta bezi, ped, tuvalet kağıdı gibi kişisel atıklarımızı nasıl atılmalı? Bu atıklarımız sistemsel olarak nasıl imha ediliyor?
Çocuk bezleri, hijyenik pedler, tek kullanımlık koruyucu maske ve eldivenleri, yara bantları gibi beden üzerinde doğrudan kullanılan ve bu nedenle de enfeksiyon tehlikesi oluşturabilecek atıklar kişisel hijyen atıkları olarak nitelendirilir. Kişisel hijyen atıkları geri dönüştürülmesi olanaksız ya da tercih edilmeyen atıklar olup çeşitli hastalıkların taşıyıcısı ve bulaştırıcısı olabilirler.
- Kişisel hijyen atıkları kesinlikle geri dönüşüm kutularına atılmamalıdır.
- Kişisel hijyen atıkları kesinlikle kompost yapılacak olan organik atıklara karıştırılmamalıdır.
- Kişisel hijyen atıkları, diğer tüm geri dönüştürülmeyen atıklarla birlikte evsel çöpe atılmalıdır.
Doğa, geri dönüşümü olmayan (organik atıklar, sigara izmaritleri gibi) materyalleri ne yapıyor?
Sigara izmaritleri sentetik liflerden üretiliyor ve doğada 10 yıla kadar zehir saçmaya devam ediyor. Üstelik izmaritlerin geri dönüşümü de mümkün değil. En doğru hareket hiç içmemek olsa da içenlerin de bunları mutlaka söndürerek çöpe atmaları gerekiyor. Dünyada kamusal alanlarda çevreden toplanan çöpün yüzde 30 ila 40’ını, sigara izmaritlerinin oluşturduğunu belirten araştırmacılar, her yıl doğaya yaklaşık 4,5 trilyon izmaritin atıldığını ve sigara izmaritlerinin çevreyi en fazla kirleten atıklar olduğunu ortaya koyuyor.
Çöplerimizi geri geri dönüşüme göndermezsek çöplerimiz doğada ne kadar süre yok olur?
Türkiye’de yılda 32 milyon ton evsel atık atılıyor. Bu da ülkemizde kişi başı yıllık 400 kg atık ürettiğimiz anlamına geliyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2020 yılı verilerine göre ürettiğimiz bu atığın yalnızca %9’unu geri dönüştürüyoruz. Kalan kısmı ise ya çevreye atılıyor ya da belediyeler tarafından depolama alanlarında bertaraf ediliyor, yani sistemli bir şekilde toprağa gömülüyor. Kısacası bizim ayrıştırmadığımız geri dönüştürülebilir atıklar, evsel atıklarla karıştığı için maalesef toprağı boyluyor. Ortalama geri dönüşüm oranı dünyada %20, OECD ülkelerinde ise %30 civarında. Dünyayı yakalamak için evlerimizde ayrıştırmayı alışkanlık haline getirerek aradaki bu farkı kapatmamız gerekiyor. Bu süreçte biz üzerimize düşeni yapmalı, ihtiyacımız kadar tüketmeli, çevreye kesinlikle çöp atmamalı ve geri dönüştürülebilir atıklar ile evsel atığı karıştırmamalıyız. Geri dönüşüme yollamadığımız ve çevreye atılan her atık sonunda doğaya gidiyor. Yüzyıllarca kaybolmadan yok olmadan doğada kalıyor. Toprağa, suya karışarak sofralarımıza kadar gelebiliyor.
Sosyal mecralarda sıklıkla duyduğumuz ‘kompost’ kavramını sizden dinleyebilir miyiz? Kompost nedir, nasıl yapılır, faydaları nelerdir ve nelere dikkat edilmelidir?
Organik atıkların, nemli-oksijenli ortamda bakteri ve mantarların etkisiyle bozulması sonucu gübreye dönüşmesiyle elde edilen malzemeye kompost, bunun yapılması sürecine de kompostlama diyoruz. Ortaya çıkan kompostun toprağa eklenmesi, hem toprağın kalitesi hem de bitkiler açısından önemli bir fayda sağlar ve doğadan aldıklarımızı yeniden doğaya iade etmemize olanak verir. Sıcak, soğuk ve solucanlı kompost olmak üzere üç çeşidi bulunur. Soğuk kompost, dışarıdan herhangi bir bileşen olmadan yapılabilmekte olup evlerde uygulamaya da en uygun kompost çeşididir. Eğer yaşadığımız mekânlar müsaitse küçük bir kompost variliyle organik çöplerimizi gübre haline getirerek saksılarımızda ya da bahçemizde kullanabiliriz. Daha fazla bilgi için web sitemizde bulunan dokümanlarımızı inceleyebilirsiniz.
Tek kullanımlık plastikler hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce, bu plastikler yasaklanmalı mı? Ülkemizin bu konudaki tutumu konusundaki fikirleriniz nedir?
Bunu yanıtlamaya kullanımlık ürünün anlamıyla başlayalım: Tek bir kullanım sonrasında ömrünü tamamlayarak atık haline gelen her şey tek kullanımlık üründür. Tıbbi ürünler, hijyenik ürünler ve bazı ambalajlar gibi kullanımı kaçınılmaz olanlar dışında tükettiğimiz tek kullanımlık ürünlerin çoğu aslında gerçekte ihtiyacımız olmayan şeyler. Birkaç örnek verelim: Dünyada en çok kullanılan tek kullanımlık ürün olan plastik alışveriş poşetlerinden her yıl 5 trilyon kullanıyoruz. Üstelik ortalama yalnızca 12 dakika kullandığımız poşetler doğada yüzlerce yıl kalabiliyor, mikro plastiklere dönüşerek denizler, suları ve toprağı zehirlemeye devam edebiliyor. Benzer şekilde her gün düşünmeden kullandığımız pet şişeler, kâğıt ve plastik kahve bardakları da geri dönüşüme gitseler bile bir süre sonra dönüştürülemez hale gelip doğaya atılıyorlar. Denizlerdeki çöplerin %70’inin tek kullanımlık plastiklerden oluştuğu bilinen bir gerçek. Bu ürünlerin üretimi için kullanılan hammadde ve enerjiden hiç bahsetmedim bile. Özet olarak, tek kullanımlık ürünleri kullanmak gezegenimizin sınırlı kaynaklarını har vurup harman savurmak anlamına geliyor. “Kullan-at” kültürünü hemen, en kısa zamanda hayatımızdan çıkarmamız gerekiyor.
Avrupa’da en çok plastik üreten ülkelerden biri olmamıza karşın plastik ithal ettiğimiz söyleniyor. Ülkemizin plastik çöp ithalatı var mı? Çöp ithalatının yarar veya zarar durumu nedir?
Bu sorunu tam olarak anlayabilmek için kökündeki nedenleri bilmek gerekiyor. Türkiye’de lisanslı 2.500’den fazla atık geri kazanım tesisi, yaygın kullanılan adıyla geri dönüşüm tesisi var. Bu tesislerin toplam kapasitesi maalesef Türkiye’de ayrıştırdığımız atık miktarıyla doldurulamıyor. Dolayısıyla tesisler faaliyetlerine devam edebilmek için yurt dışından atık ithal etme yoluna gidiyorlar, aslında buna mecbur kalıyorlar. Yasal olarak bu tesislerin kapasitelerinin %50’si kadar atığı yurt içinden tedarik etme zorunluluğu bulunuyor, geri kalanı ithal edebiliyorlar. Yerel yönetimler iyi tasarlanmış atık yönetim sistemlerini oluşturarak uygulamaya başladılar. Ancak bu sistemlerin yeterince etkin çalışması ve geri dönüşüme yollanan atık miktarının artması atıkların kaynakta, yani evlerimizde, işyerlerimizde, okullarda ayrı ayrı toplanmasına bağlı. Maalesef henüz atıklarımızı ayrıştırarak belediyeye verme konusunda toplum olarak çok fazla eksiğimiz bulunuyor. Kendi atıklarımızı verimli olarak geri dönüşüme yollayamamamız atık ithalatına kapı aralıyor. Geri dönüşüm için mevzuatımız, sistemimiz var, ancak toplumda geri dönüşüm kültürü konusunda ciddi eksikler bulunuyor.
Sizce atık üretimini tamamen önleyebilmek mümkün mü?
Sıfır atık çok iddialı bir ideal, gerçekleşmesi bugün için olanaksız olmakla beraber bu hedefe doğru büyük adımlar atmamız mümkün. Bunu da başta da dediğimiz 4 adımla sağlayabiliriz: Reddet, azalt, yeniden kullan, geri dönüştür.
Atık üretimimizi azaltabilmek için bireysel ve toplumsal yükümlülüklerimiz nelerdir?
Bilinçli tüketim alışkanlıklarıyla çöp üretimimizi azaltmalıyız, sonra ürettiğimizi çöpü çevreye atmamalıyız, sonra da çöpü attığımız yere dikkat etmeliyiz, evdeysek ayrıştırıp doğru konteynere ulaşmasını sağlamalıyız. Çöpümüze sahip çıkmak kavramı burada anlam kazanıyor. Türkiye’de vatandaşın genel algısı “Ben çöpü çıkardığımda ya da attığımda belediye temizliyorsa çöp sorunu yoktur.” cümlesiyle ifade edilebilir. Oysa asıl sorun o çöpün nereye gittiğidir. Unutmayalım ki, ayrıştırmadan attığımız bütün çöpler doğaya gidiyor.
Pek çok mağaza ve markette poşetlerin belli bir maliyetle veriliyor olması sizce doğayı olumlu olarak etkilemeye başladı mı?
Poşetlerin bedava verilmemesi aslında bunu amaçlıyor. Bedel karşılığı aldığımız şeyden tasarruf etmek isteyecek, belki bir poşeti bir kez yerine defalarca kullanacağız. Belki de yanımızda filelerimizi ya da bez çantalarımızı taşımaya başlayacağız. Sonuç olarak zamanla daha az poşet kullanmış olacağız. Poşetlerin ücretli olmasının amacı tam da bu ve bu sistem dünyanın birçok ülkesinde yıllardır başarıyla uygulanıyor. Örneğin Brintanya’da tek kullanımlık plastik poşetlerin ücretli olması uygulamasının başlatılması ardından poşet kullanımı yüzde 86 oranında azaldı.
Ülkemizde çok sayıda çöplük alanı mevcut. Hatta bir zamanlar ‘Mamak Çöplüğü’ pek çok benzetmelere dahi ilham olmuştu. Bu alanlar için ne düşünüyorsunuz? Sizce düzenli depolama mümkün mü? Ülkemizde bu sağlanıyor mu?
Evsel atık konteynerlerine atılan çöpler ilçe belediyeleri tarafından toplanarak yok edilmeye yönlendiriliyor. Çöpün yok edilmesi depolama veya yakma işlemi olarak gerçekleşiyor. 2020 yılı TÜİK verilerine göre Türkiye’de belediyelerce toplanan çöpün %88’i depolama alanlarına gidiyor. Bunun da büyük bir kısmı düzenli depolamaya (çöp sularının yarattığı kirliliğin toprağın izolasyonu yoluyla ve metan gazı patlamalarının boru sistemleriyle engellendiği biçimde toprağa gömme) tabi tutuluyor.
Okurlarımızın tam da bu yazıyı okuduktan sonra yaşamlarında atacakları ilk adım ne olmalı?
- Çöpü üretmeye daha satın alırken başladığımız her zaman aklımızda olmalı. Daha az çöp üretmenin sırrı bilinçli tüketmekten geçiyor. Aldığımız ürünlerde daha az ambalaj malzemesi olmasına, geri dönüştürülebilir alternatiflere dikkat edebiliriz.
- Daha az çöp üretmenin sırrı bilinçli tüketmekten geçiyor. Aldığınız ürünlerin daha az ambalaj malzemesi içermesine dikkat edebilirsiniz.
- Bir şeyi çöpe atmadan önce bir kez daha düşünebilir, kendiniz kullanmaya devam edebilir, ya da ihtiyacı olan birine verebilirsiniz.
- Tek kullanımlık ürünler yerine depozitolu ya da yeniden kullanılabilir ürünleri tercih edebilirsiniz.
- Tek kullanımlık ve alternatifi olan bazı ürünleri (plastik tabak, çatal, bıçak, plastik pipetler, kullan-at ürünler) mümkün olduğunca kullanmamaya çalışabilirsiniz.
- Plastik poşet yerine file ya da kumaş alışveriş çantası kullanabilirsiniz.
- Ürettiğiniz çöpleri ayrıştırarak doğru yere atabilir ve geri dönüşüme yönlendirebilirsiniz.
- Çöpümüzü asla çevreye değil, yalnızca çöpe atmayı alışkanlık haline getirerek, hayatımızda çok küçük değişiklikler yaparak çevre konusundaki sorumluluğumuzun hakkını verebiliriz.