Bu içerikle regl izninin neden bir lütuf değil, temel bir ihtiyaç olduğunu; kurum kültüründe neyi değiştirebileceğini; neden hâlâ bu kadar az konuşulduğunu ve neden artık konuşulması gerektiğini öğreneceksiniz.
Regl. Evet, hâlâ birçok yerde fısıltıyla söylenen, bazen “o günler” diye geçiştirilen, kimi zaman da yok sayılan bir konu. Ama gelin dürüst olalım: Her ay bedeninde fırtınalar koparken işine devam etmeye çalışan milyonlarca kadının gerçekliği bu.
Ve artık bu gerçeklik görünür olsun istiyoruz.
Regl izni, yalnızca bir izin türü değil; kadınların iş hayatında kendileri olarak var olabilmelerinin bir yolu. Kurumlar içinse sadece “iyi görünme” değil, gerçekten iyi olma fırsatı.
Peki, neden?
Çalışanlara Regl İzni Verilmesini Gerektirecek 5 Neden
Çünkü eşitlik sadece lafta kalmamalı
Her yıl 8 Mart’ta kadınlar için çiçekli sosyal medya postları paylaşmak çok kolay. Ama eşitliği gerçekten desteklemek; kadınların yaşadığı fizyolojik süreçleri de tanımaktan geçer.
Regl izni, bir “jest” değil, kurumsal eşitlik anlayışının bir parçasıdır. Kadının bedenine saygı duymak, onun çalışma hayatındaki varlığını kolaylaştırmak istiyorsanız; bu adımı atmanız gerekir.
Eşitlik, herkesin aynı kurallara uyması değil, herkesin ihtiyacına göre desteklenmesidir.
Çünkü regl, bazen kalp krizi kadar ağrılı
Gerçekten. Araştırmalar regl sancılarının kalp krizi ağrısına eşdeğer olduğunu söylüyor. Her kadında aynı şiddette olmasa da, bazı kadınlar için bu birkaç gün tam bir kabusa dönüşebiliyor.
Bu kadar ağrılı ve zorlayıcı bir dönemde işe gelmek, odaklanmak, verimli çalışmak… Gerçekten mümkün mü? O gün evde olmak ya da birkaç saat dinlenmek bir lüks değil, ihtiyaç.
Bunun bir izin olarak tanınmasıysa, çalışanın hem fiziksel hem zihinsel sağlığını önemseyen bir kurum kültürü yaratır.
Çünkü performans düşer, suçlu beden değildir
Regl döneminde konsantrasyon bozulur, fiziksel hareket zorlaşır, tahammül düşer. Bu biyolojik bir gerçeklik. Ve bu yüzden bazı günler çalışanın performansı düşebilir.
Ama mesele performans düşüklüğünü cezalandırmak değil, önceden fark edip çözüm sunabilmek. Regl izni, bu çözümün adıdır. Küçük bir adım ama çalışanın kuruma olan güvenini büyüten bir adımdır.
“Çalışan memnuniyeti” anketleriyle motivasyon aramak yerine, regl izni gibi somut adımlarla doğrudan kalbe dokunmak çok daha etkili olabilir.
Çünkü bu bir ayrıcalık değil, gerçek bir ihtiyaç
Regl iznine karşı çıkanların en çok söylediği cümle şu: “Ama erkekler de çalışıyor.” Evet, çalışıyor. Ama erkekler regl olmuyor. Bu kadar basit.
Her ay tekrar eden bir sürecin getirdiği fiziksel ve duygusal değişiklikleri yaşamadan, o süreçte ne yaşandığını anlamak kolay değil. Ama anlamamak, hak görmeyi engellememeli.
Kadınların istediği şey “fazladan” bir şey değil. Sadece yaşadıkları bedensel sürecin görünür kılınması. Bu yüzden regl izni, bir hediye değil; olması gereken bir hak.
Çünkü kurumsal kültür, empatiyle büyür
“Ya suistimal edilirse?” Bu soru, regl izni konuşulurken sıkça ortaya atılıyor. Oysa bu korku her konuda olabilir. Birinin bir hakkı kötüye kullanma ihtimali, herkesin o haktan mahrum bırakılması için yeterli neden olamaz.
Regl izni, sadece bir izin değil; kurumun çalışanına “Sana güveniyorum, bedenine de saygı duyuyorum” deme biçimidir.
Üstelik sadece kadın çalışanlar için değil, erkek çalışanlar için de bu tarz yaklaşımlar faydalıdır. Çünkü anlayışlı, empati temelli bir kurum kültürü herkesi kapsar ve herkesin duygusal güvenliğini artırır.
Regl izni, konuşulması bile hâlâ cesaret isteyen bir konu. Ama artık konuşmaktan kaçamayız. Regl, kadınların utandığı bir mesele değil. Bu toplumu dönüştüren, hayatı yeniden üreten bir döngü. Ve o döngüye saygı duymak, hepimizin sorumluluğu.
Kurumlar, artık sadece “verim” odaklı değil; aynı zamanda “değer” odaklı olmalı. Regl izni ise, bu değeri göstermenin çok güçlü ve samimi bir yolu.
Birini işe almak yetmez. Onun bedenini, ihtiyaçlarını, sınırlarını da kabul etmek gerekir. Bu yüzden regl izni gündemimizde olmalı.
Simbians Platformu ile doğru ve güncel sağlık bilgisinin erişilebilir olmasını sağlıyoruz. Tüm içerikler sadece sağlık profesyonelleri ve tıbbi yazarlar tarafından hazırlanmaktadır.