Tüm satıcılar hizmet sunar ama bazıları hafızadan silinmeyecek bir deneyime eşlik eder. Deneyim pazarlaması tam olarak burada devreye girer. Artık bir hizmeti “vermek” değil, bir “hikâye sunmak”, bir “anı yaratmak” gerekiyor. Bu durum sağlık hizmetlerinde de giderek daha önemli hâle geliyor.
Gelin isterseniz bu konuyu bir “akşam yemeği” örneğiyle açayım.
Amaç Karın Doyurmak Değil
Düşünün.
Akşam yemeği yiyeceksiniz. Karnınızı doyurmak için seçenek bol — evde basit bir şeyler hazırlayabilir ya da bir büfeden bir tabak yemek alabilirsiniz. Ancak bazı zamanlar, bu yeterli olmaz. Belki de güzel bir restorana gidip, mum ışığında, özenle hazırlanmış bir menü eşliğinde, şık bir ortamda, güler yüzlü bir garsonun eşlik ettiği bir deneyim yaşamak istersiniz.
Neden mi?
Çünkü bu bir “yemek” değil, bir anıya dönüşür. Bu, deneyim pazarlamasıdır.
Artık yemeğin sadece tadı değil, sunumu, ortamı, hizmetin dili, hatta müziği bile değerlidir. Tüm detaylar bir bütünlük içinde çalışır. Böylece sadece fiziksel bir ihtiyaç karşılanmaz; duygusal, sosyal ve zihinsel bir deneyim yaşatılır.
Sağlık Deneyimi Ne Demek?
Peki, bu örneği sağlığa nasıl taşırız?
Sağlık sektöründe insanlar sıklıkla fiziksel ihtiyaçlarını gidermek için bir hizmet ararlar: ağrısı vardır, kontrol zamanı gelmiştir ya da teşhis alması gerekiyordur.
Ama artık bu yetmiyor.
Bir hastanın muayenehaneye adım attığı andan itibaren yaşadığı tüm süreç — resepsiyondaki karşılamadan doktorun göz temasına, verilen açıklamaların anlaşılabilirliğinden muayene odasının huzurlu havasına kadar her detay — bir deneyimdir. Eğer bu süreçler hastanın hafızasında “zorlu ama insani”, “teknik ama açıklayıcı”, “endişeli ama destekleyici” bir iz bırakıyorsa, burada sağlıkta deneyim pazarlaması başlamış demektir.
Hizmetten Deneyime Geçiş
Philip Kotler’in de aktardığı gibi; Pine ve Gilmore, ürün ve hizmetlerin ötesinde, deneyimlerin pazarlanmasını savunur. Çünkü insanlar artık sadece bir hizmet almak istemiyor, bir duyguya dokunmak, kendini özel hissetmek ve anlamlı bir hikâyeye ortak olmak istiyor.
Sağlıkta bu nasıl olur?
-
Bir kadın doğum kliniğinde gebelik takibi sırasında doktorun sadece tıbbi bilgi vermesi değil, anne adayının heyecanını ve korkularını da dikkate alarak konuşması
-
Bir onkoloji hastasının her kemoterapi seansına aynı hemşire tarafından karşılanarak alınması
-
Randevuların sadece “saat” değil, “ritüel” gibi algılanmasını sağlayacak küçük detayların (örneğin kişiselleştirilmiş hatırlatmalar, anlamlı karşılama cümleleri) düşünülmesi…
Tüm bunlar, hasta deneyimini sıradan bir sağlık hizmeti sunumundan çok daha yukarı taşır.
Hafızadan Silinmeyecek Deneyimler
İyi bir sağlık hizmeti, sadece sorunu çözen değil, insanı değerli hissettiren hizmettir. Birçok hasta, teşhisini ve tedavisini zamanla unutabilir ama doktorun ses tonunu, hemşirenin elini tutuşunu, muayene odasındaki sıcak karşılamayı hafızasından kolay kolay silmez.
Bu yüzden artık sağlık pazarlamasında fark yaratmak isteyen kurumlar şunu sormalı.
Biz sadece tedavi mi ediyoruz, yoksa bir yolculuğa mı eşlik ediyoruz?
Deneyim Odaklı Sağlık Pazarlamasında Anahtar Noktalar
-
Empati: Hastanın yalnızca tıbbi değil, duygusal ihtiyaçlarını da tanımak.
-
Tutarlılık: Resepsiyon, doktor, hemşire, temizlik görevlisi — herkesin aynı dili konuşması.
-
Anlam Yaratımı: Sağlık yolculuğunu sadece “iyileşme” değil, “kendini tanıma”, “destek alma” gibi kavramlarla buluşturmak.
-
Duyusal Tasarım: Klinik atmosferinin ferahlatıcı, güven verici olması; ışık, ses, koku gibi detayların fark yaratacak şekilde planlanması.
Nasıl ki akşam yemeğinde amacınız sadece karın doyurmak değilse, sağlıkta da artık amaç sadece ağrıyı dindirmek değil. Amaç, bir hastanın, “O gün bana gerçekten iyi geldiler,” diyebileceği bir iz bırakmaktır.
Bu yaklaşım, sadece hastayı değil, markanızı da unutulmaz kılar.
Simbians Platformu ile doğru ve güncel sağlık bilgisinin erişilebilir olmasını sağlıyoruz. Tüm içerikler sadece sağlık profesyonelleri ve tıbbi yazarlar tarafından hazırlanmaktadır.