Hiç dürüst olalım.
Kaçımız tuvalete telefonsuz gidiyor ki?
Çoğumuz “bir iki dakikada” sosyal medyaya bakayım, arkadaşlarıma cevap yazayım ya da haber okuyayım diye telefonu yanımıza alıyoruz. Hatta çoğu zaman o iki dakika 10-15 dakikaya dönüşüyor. İşin tuhaf tarafı, o anda kendimizi suçlu bile hissetmiyoruz. “Herkes yapıyor, bunda ne var?” diye düşünüyoruz.
Ama işin arka planına baktığımızda durum pek de masum değil. Yeni araştırmalar, tuvalette telefonla vakit geçirenlerde hemoroid riskinin %46 daha fazla olduğunu söylüyor. Yani aslında telefon, yalnızca zamanımızı değil, sağlığımızı da çalıyor.
Hepimizin Tanıdık Olduğu Bir Sahne
Bir düşünün: Akşam eve gelmişsiniz, yorgunsunuz. Tuvalete girdiğinizde biraz sessizlik, biraz da kafanızı dağıtma fırsatı gibi geliyor. Eliniz telefona gidiyor. Bir bakmışsınız, 15 dakikadır hâlâ oturuyorsunuz. Belki bacaklarınız uyuşmuş, belki “daha kalkayım mı?” diye kendinize soruyorsunuz.
İşte hepimizin yaşadığı bu sahne, aslında sağlığımızı tehdit eden küçük ama etkili bir alışkanlık. Çünkü tuvalette geçirilen fazla zaman, makat bölgesindeki damarlara ekstra baskı yapıyor. Ve bu baskı, hemoroid oluşumunun en önemli nedenlerinden biri.
“Bana Bir Şey Olmaz” Demeyin
Çoğu zaman sağlık sorunlarını gözümüzde büyütmüyoruz. “Bir şey olmaz” diyoruz. Ama işin aslı öyle değil. Hemoroid, sadece biraz ağrı ya da rahatsızlık değildir. Günlük yaşamı kısıtlayan, oturmayı, yürümeyi, hatta gülmeyi bile zorlaştırabilen bir problem.
Üstelik bu durum utanılacak bir şey değil. Aslında o kadar yaygın ki, neredeyse herkes hayatının bir döneminde bu sorunla karşılaşıyor. Burada önemli olan, küçük alışkanlıklarımızın sağlığımıza nasıl dokunduğunu fark etmek.
Neden Telefonla Tuvalet Daha Çekici Geliyor?
Biraz empatiyle düşünelim. Günün koşuşturmacası içinde bazen sadece kendimize ait birkaç dakikaya ihtiyaç duyuyoruz. Tuvalet, bu anlamda güvenli bir kaçış noktası gibi görünüyor. Telefon da yanımıza “arkadaş” olarak geliyor.
-
Bildirimler bizi çekiyor: Acaba yeni kim yazdı, neler olmuş?
-
Zaman kavramı kayboluyor: Bir bakıyoruz, 3 dakika diye girdik, 20 dakika olmuş.
-
Stresten kaçış: Belki işteki, belki evdeki gerginlikten uzaklaşmak için elimiz telefona gidiyor.
Kısacası, hepimizin çok insani bir nedeni var. Ama işte bu insani neden, farkında olmadan sağlığımızı tehdit eden bir tuzağa dönüşüyor.
Küçük Değişikliklerle Büyük Fark Yaratmak
Kimseye “bir daha asla telefonunu tuvalete götürme” diye buyurmak istemem. Ama şunu söyleyebilirim: Küçük bir farkındalık, büyük bir rahatlama sağlayabilir. İşte birkaç samimi öneri:
-
Telefonu kapı dışında bırakmayı deneyin. İlk başta zor gelebilir, ama sonra alışıyorsunuz.
-
Kendinize şu soruyu sorun: “Bu birkaç dakikada gerçekten telefona ihtiyacım var mı?”
-
Zihninizi boşaltın. Belki gözlerinizi kapatıp derin nefes alın. Birkaç dakika sessizliğin, telefon ekranından çok daha iyi geldiğini fark edebilirsiniz.
-
Kademeli bırakın. İlk günlerde “sadece mesajlara bakacağım” deyin, sonra yavaş yavaş tamamen vazgeçin.
Bu yazıyı okurken içinizden “Ben de böyle yapıyorum” dediyseniz yalnız değilsiniz. Hepimiz bu alışkanlığa kapıldık. Önemli olan, bunu fark etmek ve değiştirmek için küçük adımlar atmak.
Hiç kimse kusursuz değil. Hepimiz bazen kolayımıza geleni yapıyoruz. Ama sağlığımız söz konusu olduğunda, küçük değişiklikler bile çok değerli.
Tuvalette telefon kullanmak belki küçük bir alışkanlık gibi görünüyor ama etkileri hiç de küçük değil. Hemoroid riskini artırması bir yana, tuvalet süresini gereksiz uzatarak bağırsak sağlığımızı da bozuyor.
Şunu unutmayın.
Telefonun içindeki dünya hiçbir yere kaçmıyor. Ama sizin sağlığınız ertelenemez. Kendinize değer verin, o birkaç dakikayı telefonsuz geçirmeyi deneyin.
Belki bugün değil, ama yarın…
O küçük adımı attığınızda, hem bedeniniz hem de zihniniz size teşekkür edecek.
Simbians Platformu ile doğru ve güncel sağlık bilgisinin erişilebilir olmasını sağlıyoruz. Tüm içerikler sadece sağlık profesyonelleri ve tıbbi yazarlar tarafından hazırlanmaktadır.
Kaynaklar
Sun, Z., Migaly, J., & Paquette, I. M. (2019). Hemorrhoids: A review of current management strategies and emerging therapies. Journal of Gastrointestinal Surgery, 23(11), 2126–2133.