Bu başlığı gördüğünüzde, iklim değişikliğinin şiddetle nasıl bir bağlantısı olduğunu düşündünüz değil?
Evet, doğrudan bir bağlantısı yok gibi…
Ama aslında diğer pek çok başka etken gibi iklim ve henüz önlenemeyen iklim değişikliğinin, şiddet olayları üzerinde çok ciddi etkileri olduğunu ortaya koyan çalışmalar mevcut.
Üzülerek söylemeliyiz ki; iklim değişikliğine bağlı şiddet olaylarından da en çok kadınlar etkileniyor.
İklim değişikliğinin en bilinen etkisi hava olaylarındaki değişimler..
Ancak aslında etki alanı oldukça geniş.
- Hava sıcaklığında artış,
- yağışlarda değişiklik,
- deniz seviyesinin yükselmesi ve
- bunlarla bağlantılı çeşitli sağlık problemlerine ve çevresel risklere sebep oluyor.
Nüfusun hızlı artışı ve kentlerde yoğunlaşması; doğadan kopuşlara, insanın doğa ile olan etkileşiminin azalmasına neden oluyor. İnsanlar köylerden kentlere göçü yaşadıkça zaman içinde kentlerde artan insan yoğunluğu, en basit düşünceyle beslenme gibi insanın temel düzey ihtiyaçlarında dahi sorunlara neden oldu. Artan gıda tüketimi, bunun yanında kentleşmeyle birlikte üretimde azalma, sanayileşme, teknolojik ilerlemeler; gıda maddelerinin yeterliliği ve dağıtımı gibi sorunları ortaya çıkardı.
Çevresel sorunlar sadece gıda maddeleri ve bunlara ulaşımla sınırlı değil elbette. Doğal kaynakların azalmasının çevresel sonuçlarının yanı sıra, toplum üzerinde ekonomik, sosyal ve siyasi etkileri de görülüyor. Yenilenebilir enerji kaynakları büyük nimet elbette ama petrol, doğal gaz gibi yenilenebilir olmayan doğal kaynaklar hızla tükeniyor ve tarih yeni kaynaklar bulmak ya da bulunmuş olanı ele geçirmek isteyen, bu uğurda gözünü kırpmadan savaşa giren toplulukları, ülkeleri yazmakta. Yani insanoğlu hayatta kalabilmek ve var olabilmek için değişen iklim koşullarının yanı sıra toprak ve diğer doğal kaynakların rekabeti içine girmek durumunda.
Yıllar içinde yapılan araştırmalar gösteriyor ki artan sıcaklık, yağışlardaki azalmalar dolayısıyla kuraklık, su kıtlığı topluluklar üzerinde çatışmaların artmasına sebep oluyor.
Tarıma dayalı olan ve olmayan topluluklarda sıcaklık artışı sebebiyle ruh hali ve davranışların ciddi etkilendiği biliniyor. Kuraklığa bağlı çiftlik hayvanları fiyatlarındaki düşüşler de kişilerde ekonomik sıkıntılara, geçim telaşına ve dolayısıyla kişiler arası çatışmalara neden oluyor.
Yine deniz seviyelerinde anormal yükselmeler, kıyı kesiminde ve ada ülkelerinde yaşayanların yaşam alanlarını tehdit ediyor. İnsanlar yakın gelecekte yaşadıkları alanları terk edip başka ülkelere göçe mecbur kalabilir. Yükselen su seviyesi nedeniyle ekim alanları sular altında kalabilir, yer altı su kaynakları ciddi zararlar görebilir. Tüm bu maruziyetler kişilerde stres seviyelerinde yükselme, çaresizlik ve şiddete eğilimli davranışlar sergileme olarak karşımıza çıkacaktır.
İklim değişikliğiyle birlikte meydana gelen ya da gelecekte ortaya çıkması öngörülen tüm durumlar, insanların fiziksel ve ruh sağlıklarında ciddi etkilere sahiptir. Fiziksel ve ruhsal olarak kendini, bedenini, benliğini tehdit altında hisseden insanlar ve dolayısıyla toplulukların saldırgan davranışlar sergileme eğilimi gösterdiği bilinmektedir.
İklim değişikliğine bağlı değişen yaşam koşullarında, bu durumdan ilk etkilenen yine kadınlar ve kız çocukları oluyor. Malawi’de yaşanan sel felaketi ve yıkım nedeniyle toprağını kaybeden, geçim sıkıntısı çeken ailesinin, bu duruma çare olarak henüz 13 yaşındayken evlendirdiği kız çocuklarından biri Ntoya Sande. Üstelik Malawi iklim değişikliğinin sonucu olarak yaşanan doğa olayları ve kayıplarla mücadelede kız çocuklarının zorla evlendirildiği ne ilk ne de son yer. İklim değişikliğine bağlı olarak azalan kaynakların, kadınlara yönelik şiddeti arttırdığı görülüyor. Güney ülkelerinde su kaynaklarından eve suyu taşımak kadının görevi iken tükenen, kuruyan kaynaklar dolayısıyla kadınlar daha uzak bölgelere gitmek ve yollarda başlarına gelecek çeşitli tehlikeleri göze almak zorunda kalıyorlar. Kenya’da Jaboya sistemi adı verilen yaygın bir durum mevcut. Öyle ki burada yaşayan kadınlar okyanuslarda ve denizlerde balığın azalması sebebiyle balıkçıların paranın yanı sıra kendilerinden artık cinsel doyumlarını gerçekleştirmek için bazı taleplerde de bulunduğunu ifade ediyorlar. Bunun yanında tarımsal faaliyetlerden kadınların sorumlu olduğu bölgelerde, iklim değişikliğine bağlı gelişen çeşitli doğal felaketler nedeniyle tarım ürünlerinin hasat edilememesi sonucunda ev içi şiddet olaylarının arttığı ve kadınların kötü muameleye maruz kaldığı bildirilmektedir.
Sonuç olarak; son dönemde tüm kesimlerce tartışılan ve çözüm önerileri sunulan iklim değişikliği ve buna bağlı gelişen çeşitli doğa olaylarının, doğrudan ve dolaylı olarak insan ilişkilerini olumsuz yönde etkilediği ve şiddeti körüklediği bilinmektedir. Şiddeti ve şiddetle ilişkili zararları öngörme ve önleme noktasında halk sağlığı uygulayıcılarına geçmişte olduğu gibi günümüzde de büyük ve önemli görevler düşmektedir.