Bugün sizlere insan ilişkilerinde sıklıkla yaşadığımız, bizleri stres sokan ve bizlere kaygı yaşatan affetme durumunun psikolojik boyutunu ve affetmenin gücünü aktarmaya çalışacağım. Şimdiden tüm okurlara keyifli okumalar diliyorum.
İnsanoğlu var oluşundan itibaren diğer bireylerle etkileşim ve bağ kurma arayışı içerisinde olmuştur. Özellikle aynı fikirlere sahip olduğumuz ve ortak bir noktada buluşabildiğimiz kişilerle daha yakın ilişkiler içerisinde oluruz. Asıl sorun da samimi ilişkide bulunduğumuz kişilerle işler istediğimiz gibi gitmediğinde başlamaktadır aslında bakarsanız.
Samimi bağlar geliştirdiğimiz kişiler tarafından incindiğimiz, kırıldığımız zaman kendimizde hissettiğimiz kızgınlık, öfke duygularının karşımızdaki kişinin de yaşamasını isteriz. Bununla birlikte affetmeyi düşündüğümüzde ise alttan almış olacağımızı, sineye çekeceğimizi ya da kendimize haksızlık yapacağımızı düşünürüz. Bu noktada hatalı düşünmeye başlar ve en büyük haksızlığı kişi yine kendine yapmış olur. Çünkü içimizde barındırdığımız olumsuz duygular yük olarak bizlere geri dönmektedir.
Omzumuzdaki yükleri hafifletmeye, kalbimizi ferahlatmaya ihtiyacımız yok mu?
Affetme durumu, kişinin kendi içinde barındırdığı olumsuz duyguları olumlu duygularla yer değiştirmesi olarak ifade edilmektedir. Bir şeyi iyi ya da kötü olarak değerlendirmek yerine her şeyi olduğu gibi, tam bir kabullenme ile görmeye başlamaktır. Bunun yanında asla sineye çekmek, görmezden gelmek ya da üstünü örtmek gibi ifadelerle karıştırılmamalıdır. Eğer buna benzer durumlar hissediliyor ise burada gerçek bir affetme durumundan bahsedilemez ve kişinin gerçek anlamda affetme sürecine hazır olmadığı gözlenir.
Kişi affetme sürecine hazır değil ise kendisine zaman tanımalı ve bu süreçte aceleci davranmamalıdır.
Affetme kavramı ilk olarak din ile ilişkilendirilse de psikoloji ile ilişkilendirilmesi ilk olarak 1960’lı yıllarda Emerson tarafından yapılan araştırmalar neticesinde psikolojik iyi oluş ile affetme arasında ve duygusal doyum ile affetme arasında olumlu ilişki olduğu ortaya konarak olmuştur. Çin’de öğretmenlerle yapılan bir çalışmada affetmenin yaşam doyumunu yordadığı ve aynı zamanda olumsuz duyguları azalttığı belirtilmiştir. Yürütülen farklı bir çalışmada affedici kişilik özelliği gösteren bireylerde daha az stres etkenlerin oluştuğu, psikolojik iyi oluşların daha fazla olduğu, kan basıncı ve nabız gibi değerleri normal seyirlerde olduğu ortaya konmuştur.
Affetme süreciyle ilgili olarak;
- Haksızlığa uğradığımız durum hakkında daha dengeli ve mantıklı bir düşünce yapısı içerisine girmeli,
- Haksızlık yapan kişiye karşı olumsuz duyguları azaltmak ve potansiyel olarak merhamet duygularını öne çıkarmalı,
- Haksızlık yapan kişiyi daha fazla cezalandırma hakkından vazgeçilmelidir.
Affetmek, her durumda kişinin yaşam kalitesini yükselten; geçmişteki olumsuz deneyimleriyle baş etmesine destek olan ve kişiye güç veren bir durumdur. Yapılan araştırmalara göre affetmeyi başarabilen kişilerin, fiziksel, duygusal ve ruhsal anlamda kendilerini iyi hissettikleri ve özgüvenlerin artış olduğu gözlenmiştir. Bahsettiklerimin ışığında sözlerimi burada sonlandırırken tüm okurlara gönül ferahlığı ve sağlıklı günler dilerim.
Simbians Türkiye’de yer alan Depresyon, Motivasyon ve Mutluluk kategorilerinden daha fazla içeriğe erişin.