Dinleme, insanları diğer varlıklardan ayıran özelliklerden biridir. Bunun içinde kulaklarımızın büyük bir görevi vardır. Kulağında herhangi bir sağlık sorunu olmayan kişiler belli bir kaynaktan aldıkları sesleri işitmede sıkıntı yaşamazlar.
Peki ya, işitmesinde bir problem olan kişiler?
Onlar sesleri nasıl duyuyor?
Gelin öğrenelim.
Öncelikle işitme kaybının tanımı ile başlarsak bazı konuları anlamamıza yardımcı olacaktır. İşitme kaybı; genel olarak dışarıdan duyulan seslerin işitilmesinde azalış, sesleri anlamada güçlük, kulakta çınlama ya da ileri durumlarda işitmenin tamamen yok olmasıdır.
İnsanda işitme kaybı doğuştan olabilir ya da sonradan ortaya çıkabilir. Doğuştan olan işitme kayıpları genetik ya da genetik olmayan şekilde gerçekleşebilir. Genetik köken olarak Usher Sendromu, Down Sendromu gibi sendromlar örnek verilebilir. Genetik olmayanlarsa; bebeğin prematüre (erken doğum) doğması, anne karnında geçirilen enfeksiyonlar, düşük doğum ağırlığı vb. sebeplerdir. Sonradan gerçekleşen işitme kayıplarında; gürültüye maruz kalma, geçirilen kulak enfeksiyonları, yaşlılığa bağlı olarak işitme duyusunda azalma örnek verilebilir.
İnsanlarda işitme kayıplarının bazı belirtileri vardır. Ortamdaki seslerin anlaşılmasında güçlük, karşılıklı konuşulan kimseden sesini yükseltme isteği, kalabalık ya da gürültü ortamlarda bulunmama isteği, insanlarla konuşmaktan kaçınmak gibi.
Doğru İşitme Cihazı Nasıl Seçilir?
İşitme kaybının bir tedavisi yok mu?
Elbette var ama tedavi şekilleri hastadan hastaya değişmektedir. Çok ileri derece işitme kaybı olan hastalar için cerrahi işlemler yapılırken, kimi hastalar için ilaç tedavisi, kimi hastalar için ise işitme cihazı uygulanır.
İşitme cihazı nedir?
Tanım olarak işitsel rehabilitasyon medikal ve cerrahi usuller içermeyen, kişilerinin işitme kaybından kaynaklı işitme kaybının kişinin günlük iletişimine etkilerini yok etmeye veya azaltmaya yönelik işlemler bütünüdür. İşitme cihazı dışarıdan gelen seslerin kulağa daha düzgün ulaşmasını sağlayan bir yükselticidir.
İşlevsel ve fonksiyonel olarak bakıldığında, işitme kaybı üstünde faydalı olan bu tıbbi cihaz herkese verilmiyor. Bunun için hastalar, öncelikle Kulak Burun Boğaz (KBB) doktorları tarafından muayene edilir. Muayenesi yapılan hasta KBB hekimi tarafından odyologlara yönlendirilir. Odyologlar, hastalardan anamnez (tıbbi öykü) alarak ilk değerlendirmeye başlar.
Anamnez hastanın işitme kaybının neden kaynaklandığını anlamamıza yardımcı olur. Tıbbi öyküden sonra odyolog, otoskop adı verilen; dış kulak yolunu ve kulak zarını incelememize yardımcı olan alet ile kulak incelemesi yapar.
Kulak arkası işitme cihazları çok ileri işitme kaybı hastalar için uygunken, kulak içi işitme cihazları orta-ileri derece kayıplı hastalara verilir. Fakat estetik açısından bazı hastalar kulak arkası işitme cihazı yerine kulak içi işitme cihazı isteyebiliyorlar. Ancak cihaz seçilirken öncelik olarak kaybın tipi ve derecesini göz önüne almak gerekiyor. Cihaz seçilirken bir diğer unsur hastanın el becerileri iyi olmasıdır. Örneğin Parkinson hastalığı olan kişiler için kulak içi işitme cihazı yerine kulak arkası işitme cihazı verilir.
İstediğimiz şeyleri alırken fiyatlarına bakıyoruz öyle değil mi? Aynı şey işitme cihazları için de geçerli. Kulak arkası işitme cihazları kulak içine oranla daha uygun fiyattadır.
Uygun işitme cihazını seçtikten sonra ne yapılıyor?
Asıl olay işitme cihazı kulağa takıldıktan sonra başlıyor. Çünkü hastalar işitme cihazı ilk takıldığında uyum sağlayamıyor. Düşünsenize bir anda duymadığınız sesleri duymaya başlıyorsunuz. Hastanın kısa sürede cihaza alışması için rehabilitasyon programı yapılır. Bu süreçte hasta ve odyolog birlikte çalışırlar. Böylece işitme cihazından en iyi şekilde verim alınmasını sağlar. Ama şunu hatırlatmak gerekir ki, işitme cihazları normal işitmeyi geri getiremez. Odyologlar, hastalara bunu doğru şekilde açıklamalıdır.

