Gürültü, modern yaşamın vazgeçilmez bir parçası olsa da, sağlık üzerinde ciddi olumsuz etkiler yaratmaktadır. İşitme kaybı, stres, uykusuzluk ve konsantrasyon bozukluğu gibi sorunlara yol açan gürültü kirliliği, sanayileşme ve kentleşme ile giderek artmaktadır. Ancak toplumda bu risk yeterince önemsenmemektedir. Bu yazıyı, gürültünün zararlarına dikkat çekmek ve bireysel ve toplumsal farkındalığı artırmak amacıyla kaleme aldım.
Gürültü Nedir?
Dünya Sağlık Örgütü gürültüyü; insan sağlığı için bir risk olmasının yanı sıra, insan hareketlerinin engellenmesi, ciddi bir stres ve rahatsızlık oluşturması nedenleriyle, “istenmeyen ve sakıncalı ses” olarak tanımlanmaktadır. 1977 yılında yayınlanan Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) 148 sayılı gürültü ve titreşim hakkında sözleşme kararında; gürültü, işitme bozukluğuna neden olabilecek veya sağlığa zararlı veya başka şekilde tehlikeli olabilecek tüm sesler olarak tanımlamaktadır.
Son yıllarda yapılan çalışmalarda ülkemizde meslekten kaynaklı gürültü nedeniyle işitme kaybı olanların sayısının
200.000’i aştığı belirtiliyor. Gürültü sadece işyeri zararlısı değil, aynı zamanda önemli bir çevresel patolojik etkendir.
Ülkemizde büyük şehirlerimizin birçok semtinde yapılan gürültü ölçümlerinde elde edilen sonuçların eşik değerleri
geçtiği saptanmıştır. Avrupa’daysa 13 milyondan fazla insanın 65 dB’in üzerinde çevresel gürültüye maruz kaldığı
belirtiliyor.

Sesin iki temel unsuru: Frekans ve şiddet
Sesin şiddeti doğrudan kulak zarına ulaşıp mekanik basınç oluşturur ve desibel (dB) ile ölçülür. Kulağımız 0-140 dB arası sesleri algılar. 140 dB kulakta ağrı, kulak zarında yırtılma gibi etkiler yapabilir. Frekans saniyede geçen titreşim sayısı olup birimi hertz’dir (Hz). İnsan kulağı 20-20.000 Hz arasındaki sesleri duyabilmektedir. Bu sınırın altındaki seslere infrasonik, üstündeki seslere de ultrasonik sesler denir. Konuşma sesi aralığı 500-2000 hz arasında değişir.
Uluslararası standartlara bakıldığında, işitme sistemine zarar veren gürültü düzeyi 100-10.000 Mhz ve 85 dB düzeyidir.
Gürültünün Sağlık Üzerine Etkileri
Gürültü, işitme duyusunda ve yollarında zararlara yol açabilir.
Gürültünün kişilerde huzursuzluk, uykusuzluk, sinirlilik konsantrasyon bozukluğu etkileri olur. Çalışma etkinliğini azaltıp, düşünmeyi engelleyebilir. Bellekteki çalışmalar, sözcük öğrenme hedefiyle yapılan çalışmalar gürültüden etkilenmektedir. Sürekli, aralıklı ve ani gürültü kişide ani adrenalin deşarjı yaratarak kalp atış oranını, solunum sayısını, kan basıncını arttırmakta; dikkat azalması, uyku düzeninde bozulmalara sebep olmaktadır. Ayrıca ani gürültü de kalp hızı arttırmaktadır.
Gürültü insanda psikolojik ve fizyolojik etkiler doğurur.
İnsanda öfke problemleri, uyku bozu klukları gibi hastalık ve değişikliklere yol açar. Gürültünün en belirgin etkisi işitme duyusu kayıplarına yol açmasıdır. Günümüzde giderek artan sanayileşme ve kentleşme neticesinde gürültü önemli çevresel kirlilik nedeni haline gelmiştir. Gürültünün insan sağlığını birçok yönüyle olumsuz etkilediği görülmesine rağmen, toplumumuzda hala bir risk olarak görülmemektedir.
Oysa bilinmelidir ki; gürültünün olumsuz etkilerinden korunmanın en etkili ve ucuz yolu, gürültü kaynağının denetimidir.
Okullarda ve işyerlerinde sağlık eğitimi çalışmalarına ağırlık verilmeli ve bu konuda toplumsal duyarlılık oluşturulmalıdır. Toplumdaki sağlık okuryazarlığın artırılması ve bu yönde eğitimler verilerek bilinç sağlanması gürültünün olumsuz etkisini azaltacaktır. Gürültüyle ilgili resmi düzenlemelerimizde gürültü limit değerleri konusunda, farklı yasa ve tüzükler bulunmaktadır. Düzenlemedeki farklılıkların düzenlenmesi, etkin denetim ve kontrollerin yapılması, yerel yönetimlerin ve işverenlerin bu konudaki sorumluluklarını yerine getirmeleri konusunda ısrarla izlenmesi gürültü kontrolünde etkili olacaktır.
Simbians Platformu‘nda daha iyi olmanız için sağlık profesyonelleri olarak sağlık içerikleri üretiyoruz. Platformumuza kayıt olarak hastalıkları ve tıbbi yazarları takip edebilirsiniz.