Bu içerikle, erteleme denilen o iç gıcık gıcık hissin bazen en yaratıcı fikrinin habercisi olabileceğini öğreneceksiniz. Özellikle sağlık girişimciliği gibi yoğun düşünsel çaba isteyen bir alanda, bu bakış açısı sana nefes aldırabilir.
Erteleme Alışkanlığı
Bir fikrin var. Heyecanlısın.
Ama nedense harekete geçemiyorsun.
Dokümana baktın… İki satır yazdın.
E-mail’i açtın… Üç kere okudun ama göndermedin.
Sunumun son slaytı hâlâ boş.
Tanıdık geldi mi?
İçinden bir ses “Hadi artık!” derken, diğer ses “Şu kahveyi içmeden olmaz” diyor. Kendine kızıyorsun, tembel hissediyorsun. “Neden başlamıyorum?” diye sorguluyorsun.
Ama dur, belki de mesele “başlamamak” değil. Belki de mesele, farkında olmadan zihinsel bir kuluçka sürecine girmiş olman.
Erteleme: Gerçekten Düşman mı?
Ertelemek deyince aklımıza genelde negatif şeyler gelir.
- Kaçmak
- Tembellik
- Zaman kaybı
- Disiplinsizlik
Ama herkesin bilmediği bir şey var: Her erteleme kötü değildir.
Bazı ertelemeler var ki, seni yaratıcı patlamaya götüren yoldur.
Buna “konstrüktif erteleme” diyelim. Yani üretken gecikme.
Bir fikir çeker, şekillenir, kristalleşir. Hemen değil. Biraz demlenerek.
Zeigarnik Etkisi: Beynin Arkada Çalışıyor
Psikolojide bir kavram var: Zeigarnik Etkisi.
Anlamı şu: Başladığın ama bitirmediğin işler beynin içinde dönmeye devam eder.
Yani sen oturup başka bir şeyle uğraşsan da, hatta duş alıyor olsan bile, beynin o işi arka planda çözmeye devam eder.
Bu yüzden en yaratıcı fikirler genellikle duşta gelir, yürüyüşte gelir, gece yatağa uzanmışken gelir.
Ama!
Bu etki sadece başladıysan çalışır.
Yani “hiç başlamamak” ve “başlayıp ara vermek” arasında dağlar kadar fark var.
Parkinson Yasası: Az Zaman, Yüksek Odak
Bir başka gerçek de şu:
İş, ona ayırdığın zamanı doldurur.
Buna Parkinson Yasası deniyor.
Bir sunum için 1 hafta verdiysen kendine, o sunum gerçekten 1 hafta sürer. Ama son gece oturup 3 saatte bitirdiğin projeleri de hatırla.
Erteleme, aslında bazen kendini stratejik olarak köşeye sıkıştırma yöntemidir.
Odaklı kalmak, önemsiz detayları ayıklamak, sadece gerekli olanı yapmak için kendine yarattığın bir baskı aracı gibi.
Sağlık Girişimciliğinde Sürekli Üretmek Zorunda Değilsin.
Hele bir de sağlık sektöründeysen…
Hataların insan hayatına dokunuyor.
Çözümlerin sadece teknoloji değil, etik ve duygusal da olmalı.
Ürün, kullanıcıya ilk temasta güven vermeli.
Bu kadar baskının olduğu bir alanda sürekli üretim halinde olmak gerektiğini sanıyoruz. Ama bazen en iyi çözümler, en sessiz dönemlerde çıkıyor.
Ertelediğini düşündüğün o fikir, belki de zihinsel bir laboratuvarda şekilleniyor.
Kendine Sor
Artık “erteleme” dediğin şeye farklı bir gözle bakma zamanı.
Kendine şu soruları sor.
-
Gerçekten kaçıyor muyum, yoksa beynim içeride çalışıyor mu?
-
Bu işle ilgili en azından küçük bir adım attım mı?
-
Şu an stratejik bir sessizlikte miyim, yoksa boş bir oyalanma içinde mi?
Belki de Tembel Değilsin. Belki De Zihinsel Bir Dönüşüme Doğru Yürüyorsun
Sen “erteleme” diyorsun, belki de o fikir kuluçkada.
Beynin, senin haberin bile olmadan, arka odalarda algoritmalar kuruyor.
Bunu tanı. Buna izin ver. Ama uyanık ol. Çünkü ince bir çizgi bu.
Kaçınmakla yaratmak arasındaki fark; niyet, farkındalık ve cesarette gizli.
Sağlık girişimciliği sadece ürün geliştirmek değil, aynı zamanda içgörü geliştirmektir. Ve bazen en büyük içgörüler, tam da hiçbir şey yapmadığını sandığın o anlarda gelir.
Simbians Platformu ile doğru ve güncel sağlık bilgisinin erişilebilir olmasını sağlıyoruz. Tüm içerikler sadece sağlık profesyonelleri ve tıbbi yazarlar tarafından hazırlanmaktadır.