Tarih boyunca insanoğlunun yaşamak için attığı her adım, bugün “spor” dediğimiz alışkanlıkların temelini oluşturdu. İlk insanı hayal edin: Avlanmak için koşuyor, yiyecek toplamak için kilometrelerce yürüyor, hayatta kalmak için bedenini kullanıyor. O zamanlar spor diye bir kavram yoktu elbette; hareket etmek yaşamın ta kendisiydi. Fakat bugün geldiğimiz noktada, aynı hareketi “fitness”, “pilates”, “trekking”, “yoga” gibi kategorilere ayırıyor ve hayatımıza bilinçli bir şekilde dahil etmeye çalışıyoruz.
Peki, insan neden hareket etmeye ihtiyaç duydu?
Neden spor, sadece bir aktivite değil de bir yaşam biçimi hâline geldi?
Cevap, sandığımızdan daha derin bir yerde duruyor: Hareket etmek hem biyolojik bir zorunluluk hem de ruhsal bir ihtiyaç.
Hareket Etmenin Felsefesi
Hareket: Bedenin Evrimsel Dili
İnsanın evrimsel geçmişi sürekli tetikte olmayı, sürekli hareket etmeyi gerektirdi. Saatlerce oturmak, günlerce hareketsiz kalmak gibi bir biyolojik gerçeklik hiç olmadı. Kaslarımız yürümek için, kemiklerimiz yük taşımak için, kalbimiz sürekli çalışan bir makine gibi atmak için programlandı. Bu yüzden modern çağda hareket azaldığında beden alarm veriyor.
-
Daha çabuk yoruluyoruz,
-
Dikkatimiz dağılıyor,
-
Ruh hâlimiz dalgalanıyor,
-
Uykularımız bozuluyor,
-
Kilo kontrolü zorlaşıyor,
-
Hastalık riskimiz artıyor.
Aslında vücudun verdiği her sinyal tek bir şeyi söylüyor.
Ben hareket etmek için yaratıldım.
Sporun Ruhsal Etkisi: Mutlulukla Biyolojik Bir Dans
Yakın zamanda Covid-19 sürecinde yapılan önemli bir araştırma, sporun yalnızca fiziksel değil, ruhsal iyilik hâlini de doğrudan etkilediğini ortaya koydu. 2022’de yayımlanan bu çalışmada, spora yönelik olumlu tutumların mutluluk düzeyiyle anlamlı ve pozitif ilişkili olduğu gösterildi. Dahası, “sporla yaşamanın” mutluluk üzerindeki etkisini açıklamada güçlü bir aracılık rolü olduğu bulundu.
Yani spor yalnızca bizi forma sokmuyor; beynimizin kimyasını değiştirerek bizi daha dingin, daha motive ve daha mutlu insanlar hâline getiriyor.
Bunun sebebi bilimsel olarak çok net: Spor sırasında endorfin, serotonin ve dopamin artıyor. Kısacası hareket ettikçe beden ve ruh aynı ritimde dans ediyor.
Modern Çağın Çelişkisi: Hareketsizliğe Mahkûm Hayatlar
Teknolojinin gelişmesi, şehir hayatının hızlanması, masa başı işlerin çoğalması… Tüm bunlar insanı doğal ritminden koparıp hareketsiz bir döngüye sürüklüyor. Düşünün;
-
Yemekler kapıya geliyor,
-
Asansörler merdivenlerin yerini alıyor,
-
Toplantılar online,
-
İşler ekran karşısında,
-
Eğlence bile oturarak tüketiliyor.
Durum böyle olunca spor, bir seçenek olmaktan çıkıp bir gereklilik hâline geliyor.
2021’de yayımlanan “Sağlık İçin Yürümek” araştırması da bunu açıkça vurguluyor.
Düzensiz ve yetersiz fiziksel aktivite; kalp-damar hastalıklarından obeziteye, diyabetten postür bozukluklarına kadar birçok ciddi sağlık sorununda temel risk faktörü.
Bu yüzden modern insan için spor artık;
Fit olmak için yapılan bir lüks” değil,
Sağlığını korumak için yapması gereken bir zorunluluk.
Hareketsizliğin Bedeli: Türkiye’den Çarpıcı Veriler
TÜİK’in 2014–2016 Türkiye Sağlık Araştırması verileri, hareketin etkisini somut verilerle gözler önüne seriyor. Bulgular şöyle;
-
Spor yapan bireylerin beden kitle endeksi (BKİ), yaş, eğitim, gelir ve sağlık durumuna göre anlamlı olarak değişiyor.
-
Diyabeti olan bireylerde BKİ, hem spor yapan hem yapmayanlarda daha yüksek çıkıyor.
-
Depresyonda olan bireylerin de BKİ değerleri daha yüksek bulunuyor.
Bu sonuç bize şunu gösteriyor.
Fiziksel aktivite sağlığı doğrudan etkiliyor; ruhsal ve kronik hastalıklarla da derin bağlantıları var.
Yani spor yalnızca bir tercih değil; toplum sağlığı açısından stratejik bir araç.
Sporun Ticarileşmesi: Modern Dünyanın Tuzakları
Burada kritik bir ayrımı unutmamak gerekiyor. Sporun içsel bir ihtiyaç olması başka; kapitalist sistemde bir sektör hâline gelmesi başka.
Bugün spor;
-
Sosyal medyanın vitrinine çevrilmiş,
-
Popüler kültürün aksesuarı hâline gelmiş,
-
Moda akımlarıyla şekillenen bir tüketim ürününe dönüştürülmüş durumda.
Oysa sporun özünde “görünür olmak” yok.
Spor özünde içsel iyilik, bedensel denge ve ruhsal arınma barındırır.
Eğer hareket etme nedenimiz dışsal motivasyonlarla (beğeni, onay, trendler) besleniyorsa, bu yol genellikle;
-
kısa süreli,
-
sürdürülemez,
-
hayal kırıklıklarıyla dolu bir sürece dönüşüyor.
Bu yüzden spor yaparken kendimize şu soruyu sormak önemli;
Bunu başkaları için mi yapıyorum, kendim için mi?
Gerçek sağlık ancak içsel motivasyonla şekillenir.
Hareket Etmek: Bedenin Düşünce Üretme Biçimi
Nietzsche’nin şu sözü aslında hareketin felsefesini özetliyor.
Mümkün mertebe az oturmalı. Açık havada yürürken doğmayan, şenliğine kasların da katılmadığı hiçbir düşünceye güvenmemeli.
Bu söz, düşüncenin bile harekete ihtiyaç duyduğunu anlatıyor.
Çünkü yürüyüş sırasında;
-
Beyin daha fazla oksijen alıyor,
-
Nöronlar daha aktif çalışıyor,
-
Yaratıcılık artıyor,
-
Zihin berraklaşıyor.
Birçok filozof, yazar ve bilim insanının yürüyerek düşünmesi boşuna değil. Belki de en iyi fikirler, en doğru kararlar, en temiz duygular yolda ortaya çıkıyor.
Sporun Felsefesi: Denge, Devamlılık ve İyilik Hâli
Hareket etmenin felsefesi aslında çok basit…
Kendine iyi bakmak.
Bunun içinde;
-
bedeninle bağ kurmak,
-
ruhunu beslemek,
-
stresini yönetmek,
-
yaşam enerjini yükseltmek,
-
sağlığını korumak,
-
kendine kendini hatırlatmak var.
Spor, insanın kendi içine döndüğü bir alan.
Yorgunluğunu attığı, yenilendiği, güçlü hissettiği bir alan.
Bu yüzden hareket etmek bir “dışsal performans” değil; tam anlamıyla bir “içsel dönüşüm” yolculuğu.
Bugünün hızlı, yorucu, yoğun ve stresli dünyasında hareket etmek; sağlığımızı, mutluluğumuzu, zihinsel berraklığımızı ve yaşam enerjimizi korumanın en güçlü yollarından biri.
Spor bir trend değil, bir gereklilik.
Bir gösteriş değil, bir ihtiyaç.
Bir zorunluluk değil, bir iyilik hâli.
Nietzsche’nin söylediği gibi;
Kasların şenliğine katılmayan düşünceye güvenme.
Hareket etmek, düşüncenin, bedenin ve ruhun aynı ritimde buluştuğu en doğal iyilik hâlidir.
Sevgiyle, sağlıkla ve hareketle kalın.
Simbians Platformu ile doğru ve güncel sağlık bilgisinin erişilebilir olmasını sağlıyoruz. Tüm içerikler sadece sağlık profesyonelleri ve tıbbi yazarlar tarafından hazırlanmaktadır.
Kaynaklar
Özsarı A, Çetin MÇ. Spora Yönelik Tutum ve Mutluluk İlişkisi (Sağlık Sektöründe Bir Araştırma). Spormetre Journal of Physical Education and Sport Sciences, 20(1), 2022, 36–47.
Özen G. Sağlık İçin Yürümek. ASAD 2021: Spor-Eğitim-Sağlık, 293, 2022.
Şengül S, Çam S. Türkiye’de sporun aşırı etkisi: Anahtarlamalı regresyon modeli uygulaması. İşletme ve Ekonomide Eğilimler, 36(3), 268–276, 2022.

