Psikolog denildiğinde akla gelen ilk şeylerden biridir “Çocukluğa İnmek”.
Peki, sizce psikologlar çocuklukta ne ararlar, bu ifade ne amaçla kullanılır?
Gelin bu konuya günümüz dünyasında çok fazla karşılaşılan Travma Sonrası Stres Bozukluğu üzerinden değinelim.
Travma, yaşamı ya da bedeni tehdit eden, beklenmedik, öfke, çaresizlik ya da dehşet duyguları uyandırabilen bir olaydır. Güvende olma ihtiyacımızı sarsar. Herhangi bir olay bize elbette stres yaşatabilir ve bunun hem psikolojik hem de fizyolojik etkileri olabilir.
Travma sonrası stres bozukluğu ise, yaşanan olaydaki stresin çok daha yoğun olduğu ve olayın beklenmedik olduğu durumlarda ortaya çıkar. Travmatik olaylara ne kadar erken yaşta maruz kalınırsa etkisi de bir o kadar büyük olabilir. Bu olay bir deprem, sel yangın gibi afetler olabileceği gibi ölüm, istismar, savaş, patlama gibi insan eliyle yaratılan olaylar da olabilir. Yani depremde göçük altında kalan ve eşini kaybeden bir adamın da dokuz ve yedi yaşlarında olup ailesi tarafından istismara uğramış iki kardeşin de yaşadığı şeyin adı travmadır.
Travma sonrası stres bozukluğunun en güçlü belirtisi suçluluk duygusu ya da kendini suçlama diye ifade edilen o acımasız histir.
- “O an orada olabilirdim.”,
- “O an ailemi koruyabilirdim.”,
- “Eğer öyle konuşmasaydım bana bunu yapmazdı.” şeklinde kendine sorulan sorularla insanın zihnini meşgul eder bu his.
Bir diğer belirti ise “Flashback” olarak adlandırılan olay anına dair görüntülerin aniden akılda belirmesi halidir. Herhangi bir şeyle meşgulken -yemek yerken, kitap okurken, yürürken ya da uyurken- aniden o görüntüler göz önüne gelebilir. Bu durum sanki yeniden yaşanıyormuş hissi uyandırabilir
Diğer belirtiler arasında uykuya dalmada veya uykuda kalmada zorluklar, kendine zarar verme, öfke patlamaları, irkilme tepkileri, konsantrasyonda bozulmalar ve kaçınma da sayılabilir.
Olay yıllar önce yaşanmış olsa bile ağır ve yaşamı zorlaştıran belirtilerin devam etmesi iyileşmenin gerekliliğini zorunlu kılar. Bunun için ise farkındalığa sahip olmak büyük önem taşımaktadır.
Doğal afet, savaş, istismar, ölüm gibi travmaya sebep olan olaylar yaşanmışlık sonucu ortaya çıktığı için tespiti nispeten daha kolaydır.
Bir de yaşanmamışlıktan dolayı ortaya çıkan ve çocukluğa inilme gereği duyulan bir durum vardır: İhmal.
İhmal, bakım verenlerin çocuğun yaşamı için temel ihtiyaçları yeterince karşılamamasından kaynaklı olabileceği gibi duygusal ihtiyaçların karşılanmaması da bir ihmal türüdür.
Bir bebekle ona ilk bakan bakıcılar arasındaki bağ çok önemlidir ve kişinin ileride bir yetişkin olarak kuracağı ilişkileri belirlemede rol oynar. Erken çocuklukta ihmal edilmek insanı garip, yalnız ve sosyal açıdan beceriksiz kılabileceği gibi kötülüğe ve suça da teşvik edebilir. Bir annenin bebeğini emzirirken bunu sürekli yarıda kesip başka işlere yönelmesi doyumsuzluğa neden olabilecek bir ihmalken her türlü temel ihtiyacı kusursuz bir şekilde karşılanmış olup bakım vereniyle yeterince duygusal bağ ve temas kuramamış bir çocuğun yaşadığı da ihmal olarak adlandırılabilir.
Nihayetinde, çocukluğa inildiğinde aranıp bulunacak, asıl davranışların altında yatan birçok neden görülebilir. İleride yaşanılacak hayatın temel taşları olan, kişinin davranışlarını belirlemede ve anlamlandırma da önemli bir rol oynayan bebeklik ve çocukluk dönemleri psikolojik sağlamlık açısından da çok önemlidir.
Hastalıklar hakkında daha fazlasını öğrenmek için bizi takip edin.
Kaynaklar
Perry, B. T. ve Szalavitz, M. (2017). Köpek Gibi Büyütülmüş Çocuk. (Çev. Haktanır B. S.). İstanbul: Koridor Yayıncılık.